” Beni hapiste vurdular ölmedim. Hastalandım bir ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim, çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim, yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. Şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. Susmuşsun. Benimle de konuşmayacak mısın keje. Sesini duyamayacak mıyım..?” (Eşkiya)
Gökhan Özcan
“Bakmaz mısın yeryüzünde bostana/ Özün turâb etmiş kendi mestane/ Burda alçak olan orda üstüne/ Gel gönül topraktan alçak olalım/ Alçaklık dediğin bir iyi şeydir/ Erden, evliyadan kalma bir huydur/ Toprağı sorarsan atası nurdur/ Gel gönül topraktan alçak olalım” diyor Pir Sultan Abdal; azıcık düşünürüz belki üstüne.
Reklam
Denememin devamı:)
Renk'in yüzüne baktı Yekta özlemle. O kadar kan kaybetmişti ki, yapılan makyaja rağmen göz altlarında morluklar seyretmeye başlamıştı. Elleri üşümeye başlamıştı. Bu hayra alamet değildi biliyordu. Ellerini ısıtmaya çalışırcasına sımsıkı sardı elleriyle. Bir yandan ağzıyla sıcak hava veriyordu. Bir an döndü ve görevliye "Klimayı açabilir
Mutlu son?
Yekta okuluna gitti. Okul fazla kalabalıktı son günleri olmasına rağmen. Bu durum Gölge'yi bulmasını zorlaştıracaktı ama olsun, onu bulacaktı; bulmalıydı. Arkadaş grubunu bulsa yeterdi, herkes Gölge'nin etrafında pervaneydi çünkü. Kantine gitti, etrafı taradı bulamadı. Basket soyunma odasına girdi, gördüğü birkaç kişiye sordu ama görmemişlerdi.
Son.. Mu?
Renk yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden sadece yürüyordu. Hiçbir şey hissetmeden.. Bakıyordu ama görmüyordu.. Telefonu çalıyordu ama o duymuyordu.. Zaten hiçbir şey duymuyordu.. Ağlamıyordu.. Taş kesilmişti.. Şoktaydı.. Sonra sonra baktı telefonuna, bir sürü kişi aramıştı. Annesi, Yelda, Yekta, ablası. Mesajlar da cabasıydı. Tam telefonu
Ama oydu: annesi! “Canım iyi misin, sana iyi davranıyorlar mı orda?” oldu ilk sorusu.
Reklam
- İş görüşmem var, beraber gidelim mi? - Kendimi hiç iyi hissetmiyorum, seninle konuşmaya ihtiyacım var. ( Ama sor dinlerler mi yok, "hayır; ben bunu yapamam, ben bunu söyleyemem" ler.. vs.) - Botoks yaptıracağım, bana eşlik eder misin? (Ahaha burda gülesim geldi. Öhömm! Tamam, şimdi ciddiyim. Evet 80 küsür yaşında da kankam var benim ama bu o değil, onun kafası pürüzsüz, botoksa ihtiyacı yok.) Yine kendim için planlar yaparken ufak tefek, böyle planlarla düşüyorlar planlarımın içine. Sizin orda da günlerden cumartesi mi? youtu.be/Ih7pF-QQb-o
Sevgili Eşekarı'm, Bilirsin ya, ben sağlığımda de yerimi yadırgamazdım. Uykum gelince nerde olursa orda yatar uyurdum: Evde, yolda, sürgünde, cezaevinde, otelde, çayırda, bayırda, dağda, kırda... Nerde ve hangi koşulda olursa olsun, orda yazardım: Çayevinde, evde, masada, yerde, yatağımın içinde, dizimin üstünde... Kimleri kıskanırım bilir misin; yerlerini yadırgama hakkı olanları. Yerini yadırgamak bile, ayrıcalığı olan bitakım insanlara özgü bir mutluluktur. Kendilerine özgü yeri olmayanların, başka yerleri yadırgamak hakkı da olamaz.
Caprifischer
Wenn bei Capri die rote Sonne im Meer versinkt und vom Himmel die bleiche Sichel des Mondes blinkt, zieh'n die Fischer mit ihren Booten aufs Meer hinaus, und sie werfen im weiten Bogen die Netze aus. Nur die Sterne, sie zeigen ihnen am Firmament ihren Weg mit den Bildern, die jeder Fischer kennt, und von Boot zu Boot das alte Lied
Gittin
Buradan bir nice acıyla, özlemle gittin, Sonra yalvardın yakardın amma Eline düşmüştün bir kere kaderin, Ne fayda sevgili, ne fayda. Her yanda çareler aradın kendine, Olmadık şeyler yaptın her yanda. Bulamadın bir çare, sonunda gittin,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.