Nabokov'u okumanın derin zevki, hayatlarımızın dünyanın kendi iç mantığına hiç mi hiç uymadığı yolundaki acımasız gerçeği, güzelliğin kendisi olarak fark etmemizdir. Ancak iyi edebiyatın bize sevdirebileceği dünyanın bu derin mantığını keşfettiğimizde elimizde güzelliğin tesellisi kalır yalnızca: Nabokov'un nesrinin kelebek kanatlarını hatırlatan parlaklığı, simetrisi, yaptığı işin her zaman fazlasıyla bilincinde olan bir yazarın sezgiyle kendisinin "prizmatik Babil" dediği ışık, zeka ve ayna oyunları dünyanın ve hayatın acımasızlığına karşı sarılabileceğimiz tek şeydir belki.