Şu koskoca platformda hakkında yalnızca yirmi altı adet inceleme yazılmış bir kitap hakkında iki kelam edeceğim : "Yalan"
Bu istatistiksel verilere göz atarken kıymetli üstadımız, değerli yazarımız, biricik dil ustamız Sevgili Şeyma Şubaşımızın nadide kitabı hakkında da tam yirmi altı adet inceleme girildiğini tespit ettim. İyi veya
Kapsamlı ve güzel inceleme yazan arkadaşlar olmuş. Aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum sadece tek bir boyutundan bahsedeceğim hikayelerin o da başlıktan da anlayabileceğiniz gibi “kadın”.
Aslında birçoğumuz kitabı okumasak da karakterleri aşağı yukarı tanıyoruz. Erkek kahramanların yanısıra hatırı sayılır şekilde kadınlar da ön plana çıkıyor.
Mahkeme zabıtlarında sanıklardan unutulmayan sözler de vardı:
Nihal Atsız: "Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı kimse bana vatan haini diyemez. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Hatta etmiştir bile."
Alparslan Türkeş: "Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve Vatanımı severim. İsnat edilen suçları şiddetleri reddederim."
Orhan Şaik Gökyay: "Gerçi tarih böyle bir hareketin müdafaasına lüzum hasıl olduğuna hayret edecektir fakat ne yapalım? 20 yıla sığdırdığımız 20 asırlık inkılaplardan dolayı hayrette kalan tarih, varsın biraz daha şaşırsın."
.
Dökün yaprağınızı dallarım dökün,
Akın yaslı yaslı sularım akın,
Bükün boynunuzu bayraklar, bükün
Bir alınmaz kal'am vardı, yıkıldı
Durmadan çalkanan bir kızıl deniz,
Bir damla yaş gibi duruyor sessiz,
Vatan ufkundaki en güzel çeyiz,
En şanlı süs, baktım, yarı çekildi.
Kara haber: tipi eser savrulur,
Bir yanardağ gibi içim kavrulur,
Vatanın kederi bende yuğrulur,
Yas olup, yaş olup gözden döküldü...
...