Atsız Uyarılarına Devam Ediyor: Soruşturmaya ve hakkında dava açılmasına rağmen Atsız uyarılarına devam eder. 19 Ağustos'ta yazdığı yazı Ötüken'in Eylül sayısında çıkar: "Bağımsız Kürt Devleti Propagandası". 8-29 Mart 1967 tarihlerinde Yeni Gazete'de tefrika edilen "Barzani'nin Karargâhında” başlıklı yazı
"Veda Busesi, Şair Orhan Seyfi Orhon' un kızı için yazdığı Yusuf Nalkesen' in bestelediği şiirdir. Bu şiir sözleri itibarıyla iki aşığın birbirine yazığı şiir olarak algılanmıştır hep. Ama aslında bambaşka bir hikayesi vardır.
Orhan Seyfi Orhon' un kızı ağır hastadır. Ve son anlarında "alevler içinde" babasının kucağındadır. Ölümünden hemen önce kızı, babasından "gidişine ağlamaması" konusunda söz ister, babası da bu sözü verir. Ama baba kalbi, o anda verdiği sözü tutamaz ve kızı ile arasında geçen o son anları şiire dökmekten kendini alamaz. Yani alev hâlinde şairin eline düşen, kızıdır..." Ve şiir şöyledir:
Hani, o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken vedâ buseni, Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Bir alev hâlinde düştün elime, Hani, ey gözyaşım akmayacaktın?
1943 yılında Atsız yeniden dergi çıkarmaya teşebbüs eder. Atsız Mecmua'nın devamı olacak olan dergi Türk Sazı adını taşıyacaktır. İmtiyaz, Nejdet Sançar'ın eşi Reşide Sançar adına alınmıştır. Bayilerle anlaşmaları yapılan, Tasvir ve Cumhuriyet gazetelerinde ilanları çıkan dergi 15 Mayıs'ta dağıtıma verilmek üzere 14 Mayıs'ta
Atsız'ın 01 Ağustos 1943'te yazdığı En Sinsi Tehlike adlı broşür de Türkçüleri ve kendisini faşist ve Almancı olarak itham eden En Büyük Tehlike adlı broşüre cevaptır. En Büyük Tehlike, Faris Erkman imzasını taşıyordu ama Reşat Fuat Baraner tarafından yazılmıştı. Atsız'ı ve Türkçüleri, Sovyetler'deki Türkleri esaretten
Nasıl terk edildim, nasıl atıldım;
Anne aldatıldım, ah aldatıldım!
Belki her zamandan fazla severken,
Bir lahza bahtiyar olayım derken,
Bilmezsin kaç gece böyle ağladım!
Şimdi tecrübem var, artık anladım.
Orhan Seyfi Orhon
"İnsan,
Yaşar, üç türlü şu dünyada:
Evvela:
"Şunu sevdim, bunu sevdim! diyerek
Ömrü sevmekle geçer!
Sözde olgunlaşır ondan sonra:
"Şunu yaptım, bunu yaptım!" diyerek
Ömrü saymakla geçer.
İhtiyarlıkta tanır dünyayı:
"Kahbe dünya!" diyerek,
"Hey gidi dünya!" diyerek,
Ömrü sövmekle geçer."
Orhan Seyfi Orhon
Hani o, bırakıp giderken seni;
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi,
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim, bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda,
Birini çağırmak için imdada,
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime,
Uçacak sanırdım birkaç kelime…
Bir alev halinde düştün elime,
Hani ey gözyaşım, akmayacaktın?
Sana nasıl anlatılır,
Sensiz hayatın boşluğu?
Bir zindanın ağır ağır,
Çöker üstüme loşluğu.
Dünya, her mihnete bedel,
Sen olduğun için güzel
Hayat, hayal, ümit, emel,
Senden alıyor hoşluğu.
Arıyorum seni uzak
Bir şehirde sallanarak.
Hâlâ, geldiğin günün, bak
Üzerimde sarhoşluğu!