Yüzyıllar boyu Orlando di Lasso'dan César Franck'a, ünlü sanatçılar çıkarmış olan müzik kenti Liège artık bir işçiler kenti, büyük ve güçlü bir endüstri atölyesi.
Sayfa 138 - Everest Yayınları
Bütün genç şairlerin sürekli yaptığı gibi o da doğayı betimliyordu, yeşilin kusursuz tonunu kusursuz verebilmek için de o nesnenin kendisine bakıyordu, ki bu nesne de pencerenin altındaki defne ağacıydı. Ondan sonra, doğal olarak artık yazamadı. Doğadaki yeşil bir şeydir, edebiyattaki yeşil başka bir şey. Doğayla edebiyat arasında doğuştan bir antipati vardır, yan yana getirilseler birbirlerini parçalarlar.
Reklam
"Bu tür uykular sağaltıcı mıdır, simsiyah bir kanadın en can sıkıcı anılara, hayatı tam anlamıyla sakatlayan olaylara dokunup onların, en çirkin ve en adi olanlarının bile, kabalıklarını giderip bir ışıltıyla, bir parıltıyla süslediği trans halleri midir? Ölümün parmağının, bizi parçalamasın diye hayatın karmaşasının üzerine ara sıra dokunması mı gerekmekte? Ölümü her gün ufak dozlarda almazsak yaşamayı beceremeyecek bir yapıda mıyız? Nasıl tuhaf güçlerdir ki bunlar, en gizli köşelerimize nüfuz ediyor, sahip olduğumuz en değerli şeyleri biz istemeden değiştiriyorlar? "
" Ya da tek başına kalmış çaresiz biri, ki en korkunç kader de onunkiydi, daracık yaşam alanını yapayalnız adımlıyordu."
"Ama yaşanan bu dehşetin en korkunç ve etkileyici yanı, geceleyin tuzağa düşen ve şimdi kararsızca dönüp duran adalarını ruhlarında büyük bir acıyla adımlayan insanların görünümüydü. Sulara da atlasalar, buzun üzerinde de kalsalar kaderleri belliydi. "
" ...bulmaktan en korktuğumuz şeyi öfkemizin şekillendirmediğine emin olabilir miyiz?"
Reklam
"Mutluluğu melankoliden ayıran şeyin bir bıçak sırtı kadar ince olduğunu söyleyen filozofun hakkı vardır; birinin ötekinin ikizi olduğunu düşünür, oradan da bütün aşırı duyguların delilikle kardeş olduğu sonucuna varır; bizi gerçek kiliseye sığınmaya davet eder. "
"... yaşayanlar için suç ve yoksulluk, bizim için olduğu kadar cazip değildi. Kitabi olmaktan utanmıyorlardı bizim gibi; bir kasabın oğlu olarak doğmanın bir lütuf, okuma bilmemenin bir erdem olduğuna inanmıyorlardı; bizim “hayat” ve “hakikat” dediğimiz şeyin bir biçimde cehaletle ve gaddarlıkla ilişkili olduğunu düşünmüyorlardı; bu iki kelimeye denk düşecek bir şey de bilmiyorlardı."
"Bizim daha ihtiyatlı ve kuşkucu çağımızın aşınmış entrikalarına ve belirsizliklerine yabancıydılar. Her şey şiddete dayalıydı. Çiçekler açar ve solardı. Güneş doğar ve batardı. Âşık sever ve giderdi. Şairlerin şiirlerle söylediklerini gençler uygulamaya koyarlardı. Kızlar birer güldü, onların mevsimleri de çiçeklerinki kadar kısaydı. Gece olmadan koparılmaları gerekirdi; çünkü gün kısaydı ve gün her şeydi. "
"... bu bir lanet miydi, bir fısıltı mıydı? Masumiyet ve sadelik, arkalarındaki karanlık fona baktıkça daha da değerli oluyordu onun gözünde. Aynı gece, gelenek böyleydi, "
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.