Serf haremleri, 18. yüzyılda ve 19. yüzyı­lın başlarında son derece modaydı. Rus soyluları arasında büyük bir harem sahibi olmak, ironik bir şekilde, Avrupai davranışların ve medeniyetin bir işareti olarak görülüyordu
İnsanlar soğuğu kalplerinde hissettiler; nemi zihinlerinde. Duygularını az da olsa sıcak bir yere sokabilmek için umarsızca çabalayarak durmadan bahaneler buldular. Aşk, doğum ve ölüm, çeşit çeşit güzel cümlelere sarmalandılar. Kadınla erkek birbirinden gitgide uzaklaştı.
Reklam
:D
Günde en az üç saatini Aynaların karşısında geçiriyordu.
Çağın ruhunun dik başlı doğası öyledir ki kendisine direnenleri, kendine uyum sağlayanlardan çok daha şiddetle yıkıma sürükler.
Karamzin aynı zamanda bütün Rusların Avrupalı öz kim­likleri içinde duydukları güvensizliği ifade etmeyi de başarmıştı. Gittiği her yerde sürekli olarak ona Rusya'nın Avrupalı zihnin­deki geri kalmış imajı anımsatılmıştı. Königsberg yolunda karşılaştığı iki Alman, "bir Rus'un iki yabancı lisan konuşabildiğini öğrenince hayret etmişlerdi." Leipzig'de ise profesörler Ruslar­dan "barbarlar" diye bahsetmiş ve Rus yazarlar olduğuna ina­namamışlardı. Kendi kültürlerinin öğrencileri olan Ruslara karşı lütufkarlığı, "sadece taklit etmeyi bilen maymunlar" aşağılama­ sıyla birleştiren Fransızlar ise çok daha kötüydü. Bazen bu tür görüşler Karamzin'in Rusya'nın başarılarını abartılı bir şekilde öne sürmesine neden oluyordu. Avrupa'da seyahat ederken Av­rupalıların Ruslardan farklı bir düşünme şekli olduğu sonucuna varmıştı. Reformlarla dolu bir yüzyıldan sonra bile Ruslar sa­dece yüzeysel olarak Avrupalılaşmışlar gibi gelmişti ona. Batılı tavır ve adetleri benimsemişlerdi, ama Avrupalı değerlerin ve du­yarlılıkların zihinsel dünyalarına sızmasına daha vardı.
Batı'nın yozlaşmışlığı, Puşkin'den Slavcılara kadar neredeyse bütün Rus yazarları tarafından tekrarlanıyordu. Herzen ve Dostoyevski bunu, günahkar Batı'yı kurtarmanın mesihanik Rusya'nın kade­ri olduğu görüşlerinin merkezine yerleştirmişlerdi. Fransızların sahte ve sığ oldukları fikri yaygınlaşmıştı. Karamzin için Paris, "yüzeysel ihtişam ve cazibenin" başkentiydi, Gogol için ise "hile ve açgözlülük cehennemini gizleyen ışıltılı bir yüzey". Via­ zemski, Fransa'yı "aldatmaca ve sahtelikler diyarı" olarak res­metmişti.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.