youtu.be/kz9oyipaf8k
En çok istediğin şeyi yapmak, seni mutlu eden koşullarda yaşamak, kendinle barış içinde olmak hayatını altüst etmek midir;
yılda on bin kazanan ve güzel bir karısı olan ünlü bir cerrah olmak başarı mıdır? Hayata nasıl bir anlam atfettiğine, toplum karşısında benimsediğin iddiaya ve bireysel iddiaya bağlı hepsi bana kalırsa.
'Ama hiç sıkılmıyor musun, kendini yalnız hissetmiyor musun? ' diye sordum.
Bir kahkaha attı.
'Ah zavallı dostum' dedi. 'Sanatçı olmanın ne anlama geldiğini bilmediğin çok açık.'
İzin verirseniz, sizlere küçük bir hikayem var.
Geçen gün bu sahneyi ele geçirip, sesimizi duyurmaya karar verdik.
Bunu yaptık çünkü bıktırdılar bizi!
Evet! Yorulduk! Tükendik! Umudumuzu yitirdik!
Çünkü günümüzde tiyatro ve sanat gerçekten kokuşmuş halde.
Doğru! Leş kokan genel kurul odaları, devlet memurları, ticaret, reklamcılık, tekdüzelik, rahatına düşkünlük, boş zaman, can sıkıntısı, bürokrasi ve yalan dolan!
Bir tek sanat yok !
Zavallı sanatım! Sanat artık yok!
Sanat insanlara yaşadıklarını hissettirebilir.
Sanat, erkek ve kadın ruhuna erişbilir.
Sanat topluma şuur getirir. Bizleri daha iyi birer birey yapar.
Sanat evrensel olabilir.
Sınırsız, her türlü dinden ve ırktan bağımsız.
Sanat, bir silah olabilir. Ama bir dekor asla!