Bu roman islamiyet öncesi Türk toplumunu en iyi anlatan romanlardan başında gelmektedir sizi orta Asya'ya Türklerin anavatanında götüren bu roman o dönemki şartları ve yaşantıyı en iyi şekilde dışarı aktarmaktadır. Türklerin Çine esir oluşunu ve bunu karşı direnişini anlatır Kürşat ve 40 çerisinin ölümü göze alarak Çin sarayı'nı basması Türk toplumlarının esaret altında yaşamaktansa ölmeyi yeğleyeceklerinin yegane kanıtıdır
İroniye bakın ki özellikle sağ cenahın kimlik siyasetine meze ettiği o İslam düşünürleri bugün yaşasalardı, bizzat o cenah tarafından "Batı yalakalığı" ve "monşerlik"le suçlanırdı.
En basitinden, Farabi'nin hayatına bakın: Orta Asya'da doğmuş, Bağdat'a yerleşmiş, Mısır'daki Helenistik İskenderiye okulundan etkilenmiş. Bir ihtimal Türk, bir ihtimal İranlı, her halükarda Arapça yazmış. Kahramanları Yunan, bazı hocaları Süryani, en önemli öğrencilerinden birisi de Kurtubalı bir Yahudi. Şimdi Allah aşkına, bu adam bugün yaşasa MHP Ülkü Ocakları'na mı yazılacak? Doblo'suna Osmanlı tuğrası mı yapıştıracak?
Çin kaynaklarında, Türklerin bazen ölüyü yakmak adetleri de olduğu söylendiği halde, Radloff bazı kabirler üzerinde yaptığı araştırmalarda böyle bir belirti görmemiş.
Gökyüzünü ve yıldızları tanımadan geçen hayatımın ne kadar anlamsız, heyecansız ve renksiz olduğunu astronomiyle ilgilendiğim zaman anladım. Buna astroloji de dahil. Burçlar, yükselenler, yıldız haritaları. Bâbil merkezli panteonlarda ve Orta Asya'da bazı Türk boyları ile Moğollar arasında Güneş ve Ay ile birlikte Akşam Yıldızı'nın da kutsal sayıldığını bilmiyordum meselâ. Hatta kuzeyin soğuk iklimlerinde onu Tanrı'nın ışıklı ülkeleri olan mavi gökle, doğurgan ana yağız yeri birleştiren kutsal bir kapı olarak gören obaların yaşadığını da. Paganizm ve şamanik inanışlarda dünyanın sembolize edildiği Hayat Ağacı'nın, nâm-ı diğer 'Ulu Kayın'ın soyut dallarının bu yıldıza kadar uzandığını ve dünyayı öte âleme, Tanrısal âleme bağladığını başka nerede öğrenebilirdim ki? Düşünsene yer ile gök arasında bir tür geçit, bir göbek bağı sanki."
Türk göğü, Türk yer sopu, bunlar birer Tanrıdır.
Tanrı: Sema, ilahi sema
Umay: Çocukların koruyucusu Tanrı'dır.
Tukyu Türkleri Şamani idiler. Şaman kelimesine karşılık "Kam" da kullanılır.
Yenisey yazılarında Tengri kelimesiyle beraber "Bel" de vardır. Bu da Yer Tanrısı'dır.
A- Doğu Türkistan'da, Hint yazısıyla yazılmış Türkçe Budist yazılarına rastlanılmıştır. Daha sonra Budistler, Soğd alfabesini kabul ettiler.
B- Orta Asya'da yaklaşık M. S. III. asırda Maniheistlik ve Hristiyanlık da kendi alfabelerini getirdiler.
Maniheizm; Zerdüşt dini, Hristiyanlık ve Budistlikle karışmasından meydana gelmiştir.
Maniheistler, kendi alfabelerini, Hristiyanlar Süryani alfabesini kabul etmişti. Oğuz Türk Devleti'nin yıkılmasından sonra Maniheizm dini Türkler arasında yayılmıştır.
Şaman abideleri: Askerlerin mezarları üstüne öldürdükleri düşmanların heykeli konur. Bu haber Çin kaynaklarıyla ve Orhun Kitabeleri'yle doğrulanmaktadır. Bunlara "Balbal" denir. Bu âdetin esası öldürülmüş adamın kıyamet gününde kendisini öldüren kimseye hizmet edeceği hakkındaki inançtan kaynaklanmaktadır.
Sayfa 14 - Genelkurmay Basımevi 9. CİLT, 2008, Ankara - PDF