Klinik psikolog Şule Öncü bu kitabında, güncel hayatta sıkça duyduğumuz ve kullandığımız “narsirst” kelimesinin ne olduğunu, narsizmin kendi içinde ayrıldığı kolları, kullandığımız anlamla, aslının farklı olduğunu, nasıl mücadele edeceğimizi, nasıl farkedeceğimizi anlatıyor.
Ben kitabı genel anlamda beğendim, narsizm çağımızın en popüler ruhsal bozukluğu, bunu kapitalist sistem ve sosyal medya körüklüyor, şule hanımın dediği gibi en çokta kadınlar etkileniyor, sosyal medyada kendi tabiriyle “narsistlik yakıt ikmali” bol bol yapabiliyorlar. Sosyal medya sahte benlik üretmenin, bol bol onay almanın, ben her şeyi hak ediyorumu bağırarak söyleyebileceği bir ortam. Narsist kişi sürekli onay isteyen, onay gelmeyince benliği sarsılan, her şeyi hak ettiğini düşünen, negatif eleştiriye kapalı, çok savunmasız biri. Günümüzde kadınlarda gördüğümüz, dışarıda olduğunu belli etme, fotoğraf atma, fotoğrafa gelen beğenilere takılma, sürekli kusursuz olma çabası, spotların altında bir ben olmalıyım hissi, anı yaşamak değil anı pazarlama, bir erkekten aldığı ilgiyle yetinmeme, tam tersi ilgi almadığı tek erkeği hedef olarak belirme, üzüm yemekle değil bağcıyı dövmek isteme, sevginin değil hazzın peşinden koşma isteği, günümüz narsistliğinin en popüler versiyonu, velhasıl narsizm üzerine merak ettiğiniz ne varsa bulabileceğiniz bir eser.
Anthony Burgess "İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
