Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Feyyaz Yiğit'in, "8 - 9 senedir kendimi iyi hissetmiyorum" adlı kitabına başladım. İlk iki üç bölüm adapte olmakta zorlandım.
Ama bilardo salonu (ya da kahvehane diyelim) kısımları güzel.
#gibidizisi'ndeki gibi saçma dialog ve tartışmalara bayıldım.
Ama dikkatimi daha çok çeken konu #Gülteninhikayesi oldu. 2015 yılında ilk baskısı olan bu kitap; şimdilerde #Netflix'te popüler olan, güneşten kaçma tarzında bir hikaye yazmış. 2015 yılında...
Hikaye bu kadarıyla bile ilgimi çekiyorken; hikayenin devamında hep "yok artık", "vay be" dedim durdum.
Bu bölümde iki hikaye iç içeydi; hem kafedeki bir ortam, hem de o ortamda anlatılan bir hikaye... İkiside birbirinden güzel. Bu bölüme bayıldım. (Bu bölümü bir tek Sezer karakteri sevmemiştir.)
Kitap, Gülten hikayesiyle bir hız kazanıyor ve sonra tam gaz devam ediyor. Çok iyiydi, çok güzeldi, çok saçma derecede merak uyandırıcıydı...
"Karanlık ve oksijensiz bir ortam olan insan bağırsağında 100 trilyondan fazla mikrop yaşar. Mikroplar yalnızca bağırsağınızın içinde yaşamakla kalmaz, vücudumuzdaki başlıca bilgi toplama sistemleri ile yakın temas içinde yaşarlar. Bağırsaklarda yaşayan mikropların büyük çoğunluğu zararsızdır, hatta genel sağlığımız açısından pek çok
Toplayın bavulları:Gidiyoruz!
Bensaleme gidelim. Bir gurup denizcinin tesaduf eseri gidecekleri yer yerine başka bir yere ziyaretleri söz konusudur. Ziyaret demek de yanlış aslında. Mecburi sığınma desek daha yerinde olur. Bu yerin ismi Bensalem. Şehre varan denizciler burada güzel ağırlanıp vakit geçirirler. Bu esnada şehir ile ilgili detaylı bilgiler edinirler. Eser bundan
Schopenhauer'ı ilk olarak kadınlara dair düşünceleriyle tanıdığım için açıkçası bu ismi herhangi bir yerde görmek, duymak bana içimden sabır çektiriyordu. Kitabı okudukça da bu düşüncelerine ek olarak insanlara karşı tutumundan da rahatsızlık duydum ama nihayetinde onu bile anlayışla karşıladığım bir noktaya da geldim.
Kitabı okuduğum süreçte terapi almış bir Schopenhauer nasıl biri olurdu diye düşündüm. Karakter Philip üzerinden de terapi görmüş bir Schopenhauer'a ulaşıldı gibi. Julius'un ölümle ilgili gelişiminden ziyade Philip'in durumuna daha çok odaklandım çünkü baştan beri zaten iyi olmuş bir Schopenhauer'la karşılaşmak istiyordum.
Kitap grup terapisi üzerinden ilerliyor. Bu yüzden bu konuyla ilgilenen insanlar için de ayrıca yararlı olacağını düşünüyorum. İnsanın ne hissettiğinin farkında olması, geçirdiği duygusal süreçleri inceleyebilmesi ve hem kendi içine dönerek hem de kendini dışarıdan izleyebildiği bir ortam oluştuğu görülüyor.
Shakespeare’ın güzel tiyatro eserlerinden birini daha okudum. Bu eserinde Viyana’da bir Dük’ün görevinden uzaklaşarak inzivaya çekilme süsü vermiş, yerine de valiyi geçirmiştir. Vali kültürlü ve gelişmiş bir ortam adına bütün pis iş yapanları yakalatır. Bu olayın kurbanı olan Claudio’yı tutuklamak olmuştur. Dük aslında başka kılığa girerek kendisi hakkında düşünceleri almak için halk arasına karışır. Olaylar bu şekilde ilerlerken aslında insan oğlunun melek gibi görünürken şeytana dönüşmesini, iki yüzlülüğü, sahtekarlığını dile getirmiştir. Bu kitabı okumalısın ben beğendim...
Üç farklı kısa hikayenin anlatıldığı bir kitap. Kısa sürükleyici hikayeler.
İlk hikaye kargaşanın içindeki ışık gibi parlayan bir düğünü anlatıyor. İkinci hikayede yalnız ve acı çekmiş iki çaresiz insanı konu almış. Üçüncü hikayede ise kurukafa lakaplı doğuştan lekeli bir kadın ve canından çok sevdiği oğlunu anlatıyor.
Üç hikayede de karakterlerin başından geçen kötü kaderleri konu alınmış. Aslında içinde bulundukları ortam belirlemiş kaderlerini.
Güzel lokmalık bir kitap.
Elmet'tan kaçışını hep haklı sebeplere bağlayan, okura her ayrıntıyı ince detay ve betimlemelerle anlatan, on dört yaşındaki karakterimiz Daniel ve ailesinin yaşamının konu edildiği hikâyeyi okuyoruz. İngiliz Edebiyatının ödüllü kitabı 'Elmet' toprak sahibi insanların ve bu topraklarda emeğinin karşılığı tam verilmediği, yasal
inceleme yazmayı tercih ediyorum
Kitabı gün içerisindeki boş vaktim de okuyup bitirmek için tercih etmiştim, sayfa sayısı az olduğu için. İlk okumaya başlamam da üçüncü sayfada bıraktım, çünkü yoğun bir kitap gibi geldi ve daha sakin ve sessiz bir ortam ihtiyacı duydum.
Arada bir saat geçtikten sonra tekrar okumaya başladım. (Bu arada kitabı T. C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI'nın E-Kitabım uygulaması ile telefonumdan okudum.) Ve gerçeklerle yüzleştim. Kitabı bitirdiğimde bir kaç dakika durup Bartleby gibi pencereden dışarı baktım. Bu kitap ne anlattı bana şimdi? Hayatıma ne kattı? Acaba ben bu kitabı anlamayı tercih ettim mi?
Bazı kitaplar vardır 500-600 sayfa okursun ve sonrasında kitabı 3-5 cümle ile anlatabilirsin. Bazı kitaplar da vardır ki 40-50 sayfa okursun ama kendi cümlelerinle anlatmaya çalışsan bir ömür boyu bitiremezsin. Bu kitap tam olarak da böyle işte.
Kitaba ön yargısız bir şekilde hemen başlayın ve okuyun. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Ama siz okumayı tercih eder misiniz?
İncelemeyi fazla uzatmayı tercih etmiyorum yukarıdaki nedenden ötürü. Merak eden direk kitabı okusun...
