Hastalıklı durumlarda görülen düşlerin, belirginlik, açıklık, canlılık ve gerçeğe çok uygun oluş gibi özellikleri vardır. Bazen son derece korkunçtur tablo, ama ortam ve tüm düşünce-tasarım süreci öylesine gerçeğe uygun, sanat yönünden tüm tablo ile uyuşan öylesine ince ve beklenmedik ayrıntılarla doludur ki, düşü gören kişinin, Puşkin, Turgenyev gibi bir sanatçı bile olsa, uyanıkken böylesine bir tabloyu uydurabilmesi olanaksızdır. Hastalıklı düşlerdir böylesine düşler, uzun süre unutulmazlar ve düş sahibinin zaten hastalıklı olan yapısı üzerinde derin izler bırakırlar.
Sayfa 65
Ortam alabildiğine olumsuz, her şey aleyhte olduğu bir anda, insanı rahatlatacak olan şey musibetin sona ermesinden ziyade, kalbe sekine inmesidir. Sekine inmeye başladığında, musibet ne kadar büyük olursa olsun, Rabbin huzurunda olma duygusu, bir dalgakıran gibi bütün acı ve zorlukları etkisiz hale getirecektir.
(...) 1921 Anayasası olarak anılacak Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile birlikte kurgulanan yurttaş kimliği, Selanik kökenli düşünce yapısına daha yakındı. Bir diğer deyişle, vatandaş kimliği üzerine kurulu bir milliyetçilikti. Ancak bu kısa süre sonra farklı bir çizgiye girdi. Özellikle Şeyh Sait İsyanı daha dar bir milliyetçiliğin oluşmasına ortam hazırladı. O tarihe kadar coğrafya ders kitaplarında Türk, Kürt, Laz, Çerkez gibi unsurlara yer veriliyordu. 1925 sonrası bu bıçak gibi kesildi. Artık bundan böyle herkes Türktü.
Sayfa 274Kitabı okudu
Mis gibi ortam 😍 bir yandan karın yağışını seyre dalmak bir yandan kitabın sürükleyiciliği küçük bir yolculuktaymışım hayali falan filan 🤭👻
Aile sorunları ve yetiştirme tarzı..
Az önce sosyal medyada dolaşırken bir videoyla karşılaştım ve bu yazıyı yazma gereği duydum.
Bir çocuğun psikolojisini var olurken bozmak tam bir trajedidir.
Çocuklar doğdukları andan itibaren ailelerini gözlemlerler. Onları örnek alırlar ve onlar gibi olmak isterler.Bulunduğu ortam ve kişiler çocuğu her yönden etkiler. Mesela sevgiyle,hoşgörüyle
Filistin gündemi ve kendi gündemimizden hangisine ağlayacağımızı şaşırdık. Bir yandan zalimin zulmu diğer yandan yine zalimin zulmu yani turistlere uygun ortam hazırlanması ve asagilanmamiz.. Kardeşimiz bu haldeyken aşı hakkında bir çok toplantı yapılması ve.kararların konuşulması komik. Çünkü kudüs'teki o insanları kovid değil Siyonistlerin kurşunu tehdit ediyor. Demek ki korktuğumuz kadar yokmuş. Alıp başımı gitmek istiyorum bazen.. Çünkü bir yandan fiili bir terorizm yaşanırken buradaki kimsayal terörizmi, uyusukluğu görmek dayanılır gibi değil. olan garip Müslümana oluyor. Aslında hepimiz saldırı altındayız. Mahiyeti başka.
Denizin düşüncesi niçin beni bu kadar korkutuyor? Onun kudretinden ve şiddetinden, aç kurtlar gibi doymak bilmez vahşi bir hayvanmış gibi söz ediyoruz; oysa denizin hiçbir şey yaptığı yok, gece veya gökyüzü gibi orada kendi gerçekliğiyle duruyor yalnızca. Kabarması, sarsılması, aniden içine çekmesi mi bizi korkutan? Yoksa bize uygun bir ortam olmadığını bu kadar açık belli ettiği için mi ondan korkuyoruz?
