“…seninle ölçüsüz ve sürekli ilgilenişim sonucunda iç dünyamda senin de sık sık beni düşüneceğin ve bekleyeceğin gibi çılgınca bir düşünce bir şekilde filizlenmişti; senin için bir hatıranın en hafif biçimde bile seni etkilemediğini bilseydim eğer, herhalde soluk bile alamazdım! Ve senin bakışlarının altında gerçekleşen, benliğinin hiçbir parçasıyla beni tanımadığını, hayatından benim hayatıma, isterse bir örümcek ağı kadar incecik olsun, hiçbir hatıranın uzanmadığını gösteren o uyanış, gerçekliğin uçurumuna ilk yuvarlanıştı, kaderime ilişkin ilk sezgiydi.”
Yaşamda her şey karmakarışık, çelişkilerle doluydu. Örümcek ağı gibiydi. Ağın bir telini yakalayıp çekince kurtuluşun geleceği sanılan, çekip çıkmaya çabaladıkça daha çok dolanılan örümcek ağı gibiydi.
"Onun senden çok hoşlandığı açıkça görülüyor. Ayrıca ellerini senden uzak tutmayı da pek başaramadığı da anlaşılıyor. Ancak senin Henry'yle çok mutlu
bir evliliğin var ve ben senin bunu tehlikeye düşürecek bir şey yapmanı asla istemem."