Duyu tapıncı genelde ve haklı olarak kötülenmiştir, bize kendimizden daha güçlüymüş gibi görünen, bizler kadar yüksek örgütlü olmayan varlık biçimleriyle pay­ laştığımızı fark ettiğimiz tutkulardan ve duyumlardan içgüdüsel olarak korkmuşuzdur. ıo Ama Dorian Gray'e öyle geliyordu ki duyuların gerçek doğası hiçbir zaman anlaşılmamıştı, duyular her zaman hayvanlara ve vah­ şilere ait şeyler olarak kalmışlardı; çünkü insanlar, has bir güzellik içgüdüsünü duyuların başat özelliği haline, yeni bir kutsallığın ögeleri haline getirmeyi amaçlamak yerine, duyuları aç bırakarak bastırmayı, kıvrandırmayı, öldürmeyi amaçlamıştır. İnsanın tarihsel yolculuğuna dönüp baktığı zaman Dorian bir kayıp duygusuna ka­ pılıyordu. Öyle çok şeyden vazgeçilmişti ki! Hem de ne uğruna! Bile isteye, manyakça reddetmeler, en korkunç şekilde kendi kendine eziyetler, kendini inkarlar ... Bü­ tün bunların kökeninde korku yatıyordu, sonuçta varı­ lan nokta ise insanların bilgisizliklerinden dolayı kaçma­ ya çalıştığı hayali bir düzeysizleşmeden daha korkunç bir şekilde düzeysizleşmesi, o olağanüstü ince alayıyla Doğa'nın o münzeviyi, çölün yaban hayvanlarıyla bir­ likte sürü halinde yaşaması için çöle sürmesi, keşişe can yoldaşı olarak tarladaki hayvanları armağan etmesi
Ama Dorian Gray'e göre duyuların gerçek doğası asla anlaşılamamıştı. Ona öyle geliyordu ki, dünya onları baskın niteliği soylu bir güzellik içgüdüsü olan yeni bir ruhsallığın unsurları haline getirmek yerine, aç bırakarak boyun eğmeye ve bastırmaya çalışmış ya da acı vererek öldürmeye yeğlemişti.
Sayfa 198
Reklam
Yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu ve "Seni yaralamaya kim cüret etti ?"dedi.Çünkü çocuğun avuçlarında iki çivi izi vardı,ayaklarında da. "Seni yaralamaya kim cüret etti ?" diye bağırdı dev."Söyle bana,koca kılıcımı alıp onu öldüreyim." "Hayır!" dedi çocuk."Bunlar sevginin açtığı yaralar." "Kimsin sen ?"dedi Dev,birden garip bir ürperti gelmişti üzerine,küçük çocuğun önünde diz çöktü. Çocuk,Dev'e bakarak gülümsedi ve ona "Sen bahçende oynamama izin vermiştin,şimdi de ben seni kendi bahçeme götüreceğim,cennet bahçesine."dedi. Çocuklar o gün akşamüzeri koşarak bahçeye doluştuklarında ağacın altında Dev'in ölüsünü buldular,baştan aşağı beyaz çiçeklerle donanmıştı.
Birden hayat yolunda karşısına bir adam çıkmış, sanki ona hayatın sır­rının ne olduğunu göstermişti. E, pekiyi, korkacak ne vardı?
Sayfa 113 - Everest Yayınları
e yok artik
Sanatın tamamı hayli yararsızdır.
e
“Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır.”
Reklam
590 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.