23 Temmuz 1972 günü, İstanbul'da hava aşırı sıcaktı. Berbat bir nem, hasta olanlar şöyle dursun, sağlamları bile canından bezdiriyordu. Suat Derviş, Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi'nin güler yüzlü hemşiresinden, üzerindeki çarşafı almasını, onun yerine ipek sabahlığını örtmesini rica etti. Bu onun bir insandan ve insanlıktan son isteği olacaktı. Suat'ın cenazesi, otuz kadar dostunun katılımıyla Feriköy Mezarlığı'na defnedildi. İpek sabahlığına ne olduğu bilinmiyor..
Sayfa 431 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bu ahmakça savaşta genç insanlar hayatlarını kaybediyor, analar, babalar, kardeşler, eşler, nişanlılar mutsuz oluyordu..
Sayfa 398 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İnsanlık ölmedi. Bu dünyada vicdanlı insanlar var ve bugün değilse yarın, seslerini çıkartacaklar." Ama nedense, o gün bir türlü gelmiyordu..
Sayfa 397 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kendisini dünyanın hâkimi gibi görmeye başlamış olan Amerika Birleşik Devletleri, biraz da SSCB'nin gelişip serpilmesinden endişe duyarak, kendisini dünyanın her yerinden sorumlu bir tür jandarma gibi görüyordu..
Sayfa 397 - Destek YayınlarıKitabı okudu
"Bu pis propaganda olmasa, mümkün olabilir mi bunca genç insanı dünyanın öbür ucuna gönderip savaştırmak?"
Sayfa 397 - Destek YayınlarıKitabı okudu
"Sahiden özlenilebilen bir diyar Ben bir başıma bir deli Ben sanki bin yaşında bir deli Bir memleket özledim ki sormayın Her yanı gülden kemerli.."
Sayfa 394 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Memleketim, memleketim, memleketim Ne kasketim kaldı senin ora işi Ne yollarını taşımış ayakkabım Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan Şile bezindendi. Şimdi sen yalnız saçımın akında enfarktında yüreğimin alnımın çizgilerindesin memleketim memleketim memleketim.."
Sayfa 393 - Destek YayınlarıKitabı okudu
"Bu topraklarda da, ezilenlerin haklarını korumaya ant içmiş vatan evlatlarının olduğunu, bütün bu olup bitenleri haklı bulmadığımızı haykırdık. Tamam, karşılığında hapis yattık, işkence gördük, ülkemizden sürüldük ama yaptık bunu. Cezası neyse ödedik.."
Sayfa 391 - Destek YayınlarıKitabı okudu
"Emperyalistlere karşı verilen savaşta galip geldik gelmesine ama mütegallibeye, dindar kisvesine bürünmüş taassup ve bağnazlık erbaplarına yenildik abla.."
Sayfa 390 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kız çocuğunun adı Sadako Sasaki'ydi. Hiroşima'ya bomba atıldığında sadece bir yaşındaydı. Atom bombasının tesiriyle lösemiye yakalanmıştı. Çocuğa bir büyüğü "Hasta olanlar kâğıttan bin tane turna yaparlarsa, tanrılar onlara sağlık verir" demişti. Minik çocuk bunu duyunca kâğıttan turnalar yapmaya başlamış, kanatlarına da "huzur" yazmaya koyulmuştu. Turnaların bütün dünyayı dolaşabileceklerini, gittikleri her yere "huzur" götürebileceklerini hayal ediyordu Sadako Sasaki. Ama tam altı yüz kırk dördüncü turnayı katlarken, öldü minik kız. Hiroşima'da Sadako Sasaki için bir anıt yapıldı ve ABD'de Seattle Barış Parkı'na bir heykeli dikildi..
Sayfa 366 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Ve başladı Nâzım Hikmet'in "Kız Çocuğu" isimli şahane şiirini okumaya: "Kapıları çalan benim Kapıları birer birer. Gözünüze görünemem Göze görünmez ölüler.."
Sayfa 365 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Maalesef güzel ülkesi, yüz elli yıla yakın bir süredir fena halde sınıfta kalıyordu düşünenlere uygulanan ağır baskı nedeniyle. Dün de böyleydi, bugün de! Suat, yarın da böyle olacağından fena halde korkuyordu..
Sayfa 351 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Voltaire'e mal edilen ama ona ait olmadığı da söylenen ünlü sözde düğümleniyordu her şey: "Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm.."
Sayfa 351 - Destek YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.