206 syf.
·
Not rated
... Ötelerde uzanan bir toprak parçası var. Sizi orada bekliyor olacağım. YOZ // HASAN KAVAK Öykü kitaplarını sever misiniz? Bir de köy temalı öyküler, keyfle okurum diyen kitap dostlarım, bir #öyküsever olarak tavsiyemdir. Samimi, içten mesajlarıyla, akıcı, sade anlatımıyla yazar @hasankava.k hüzünlü ama özünde umut
Yoz
YozHasan Kavak · İkinci Adam Yayınları · 20242 okunma
Sülalede padişahlara evlat veren Türk hanımları tek tüktür. Daha 1300'lerde devletimizin kurucusu olan Osman Bey'in oğlu Orhan Bey, Bizans İmparatoru'nun kızıyla evlenmişti. O dönemden bu yana hareme hep farklı kökenden kızlar girmiştir. Ruslar, Fransızlar, İtalyanlar, Yahudiler, Sırplar, Macarlar ve daha nice bir millet. Benim anam ve hanımlarımın çoğu Çerkez'dir
Reklam
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Yazarları sadece eserleriyle biliyoruz çoğu zaman. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'nın yazarı; Kemal Tahir, Devlet Ana'nın yazarı; Suat Derviş özellikle o çok iyi bilinen Fosforlu Cevriye'nin yazarı ama o kitapların arkasında yazarların hayatları, neler yaşadıkları, eserlerini hangi anılardan, bilinmezliklerden yola çıkarak
İpek Sabahlık
İpek SabahlıkOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20172,319 okunma
Osmanlı arşivlerinde bulunan çok sayıdaki belgede görüldüğü üzere, eserlerin yurtdışına çıkarılması için yabancılar bir dilekçeyle talepte bulunuyor, Osman Hamdi Bey, Müze-i Hümayun müdürü yetkisi ile görüş bildiren bir rapor hazırlayarak eğitim Bakanlığına gönderiyor, bu rapor olumlu görüşle kademe kademe ilerleyerek sultanın birinci sekreterine imzalatılıyordu. Müze müdürünü denetleyecek bir kurum yoktu; oysaki müze müdürünün eğitim Bakanlığınca denetlenmesi gerekirdi. Ayrıca sultanın atadigi, lise mezunu, eski sadrazamın oğlu bu paşazade’nin ayrıcalığı vardı: “Müze-i Hümayun müdürü Hamdi Bey’e, rütbe-i Bala İhsan edilmişti.” Rütbe-i Bala liyakat gözetilmeden, tepeden inme, saray tarafından verilen bir ünvandı.
“Müze-i Hümayun müdürü Osman Hamdi” imzalı, nazaret’e gönderilen eserlerimizin verilmesi yönündeydi. Osman Hamdi Bey eski eserlerin öneminin elbette bilincindeydi. Eserlerimizin değerli olduğunu, hele batılılar için, onların aç karınlığı geniş müzelerini doldurmak için çok gerekli olduğunu gayet iyi biliyordu. Osman Hamdi Bey tutumunu aynen devam ettiriyor, almanların dördüncü kazı sonucu cikarttigi eserlerin yurt dışına çıkarılabilmesi için bildik gerekçeleri tekrarlıyordu. “ Eserlerin siyah ağır Taşlar olduğu” , “ Kazı yerinin limana uzaklığı yüzünden 500 TL’ye yakın taşıma gideri gerektiği” , “ müzede benzeri olanların, değersiz görülenlerin verilebileceği, müzenin bütçesinin uygun olmadığı, müzenin seçeceği eserlerinde İstanbul’a taşıma giderini almanların üstlendiği” yönünde görüşler bildiriyordu.
Osman hamdi bey, müze-i hümayun müdürü olarak raporunda açıkça eserlerin kıymetsiz olduğunu, Almanlara verilebileceğini ilgili nezareti yetkilileri ile sultana anlatmak için elinden geleni yapıyordu. Bu sırada o ülkenin elçisinin eserlerin hepsinin gitmesi için gösterdiği ilgiyi de unutmamak gerekiyordu.
Reklam
Eldeki belgelere göre, müze-i hümayun yetkilileri yurt dışına gitmesine izin vermek istedikleri antik eserlerle ilgili üst makamlara konuyu anlatırken, eserlerimizi önemsiz göstermeye çalışıyordu. Müze-i hümayun müdürü olarak Osman hamdi bey, maarif Nezareti’ne ilettiği görüşlerde sık sık “ bir grup kıymetsiz taş”, “ bazı lüzumsuz parçalar”, “ koyu Taşlar üzerinde şekiller”, “benzeri müzede var” , “ taşıma masrafı kendisine ait olmak üzere” gibi gerekçelerle 32. maddeye sığınarak görüş bildiriyordu. Hazırlanan raporlarla, duvar üzerine işlenmiş zincirlideki eşsiz hitit kabartmalarının(rölyef) yurtdışına götürülmesine yol açan yürürlükteki tüzüğe ve maarif Nezareti’ne nasıl peçeleme yaptıklarını Osmanlı arşivindeki pekçok belgede açık seçik görüyoruz.
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 20 hours
Ayfer Tunç.. Kalemine bayıldığım, okurken kendimi kaptırdığım bir yazar. Olay örgüsü, olayları anlatım biçimi, akıcı dili o kadar iyi ki yine kendimi kaptırdım.. Aziz Bey.. Bazen kızdım, bazen üzüldüm. Çok duygu geçisi yaşadım. Okurken bana Osman'ı anımsattı. Hep burnunun dikine giden bir adam. Öyle ki düştüğünün farkında ama yine de o yolda. Gül bahçesinin derdine düşüp, elindeki papatyadan olan cinsten. Kısacık bir kitapta, bu kadar duygu yoğunluğunu geçirmek de tam Ayfer Tunç'un kalemine yakışırdı. Çokk tavsiye..
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210.4k okunma
Mazhar Osman Atatürk'le görüşmektedir. Bir ara Ata­türk sorar: – Osman Bey, bu delilik nasıl bir şey? – Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır, deyince Atatürk: – Ne demek istiyorsun, bende de mi var? Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman: – Ohooo... Sizde herkesten bin beteri var. İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi? Atatürk dakikalarca güler..
Sayfa 74
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Bir kadın hayal edin; İsmi Celile olsun, Babası padişah Abdülhamit’in yaveri Hasan Enver Paşa, Kayınpederi Osmanlı’da çok önemli illerde valilik yapmış Mehmet Nazım Paşa,
Celile
CelileOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20165.3k okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.