Şeriatötesi sufiler ve zümreler, Hristiyanlık geleneğinde heretik, İslam geleneğinde ise zındık, mülhid, rafizi gibi sözcüklerle aşağılanmışlardır. Sapkın, dinsiz gibi anlamlara gelen bu sözcükler, devlet ve şeriatçı tutum tarafından şeriatötesi tutumdakiler için sıkça kullanmıştır.
Başka bir aşağılayıcı sözcük, şeriat ehlince olumsuz bir anlam yüklenen Kızılbaş tabiridir. Tarihte merkezi otorite durumunda Osmanlı Devleti'ne karşı tavır alan Kızılbaşlar, muhtelif rivayetlere göre Hz. Ali'nin ya da Erdebil sufilerinden Şeyh Haydar'ın ve onu bağlı olanların kızıl sarık takmalarından dolayı Kızılbaş olanak anılmışlar, ancak Kızılbaş tabiri şeriatçılar tarafından hakaretvari bir sözcüğe dönüştürüldükten sonra kendilerini Alevi olarak tanımlamışlardır. Gerek Kızılbaşların gerek diğer båtınilerin kendilerine yöneltilen olumsuz tavra karşı cevapları sert olmuştur.
Osmanlı Devleti'nin son dönemini merak edenleri için kısa ve öz şekilde anlatılmış ve cumhuriyet tarihini nereden başladığını ve cumhuriyet tarihinde fikir akımlarını ve cumhuriyet tarihi kısa anlaşılır ve objektif olarak anlatılmıştır. Cumhuriyet tarihinde yüksek lisans yapmak isteyen kişiler için güzel bir kitap
Devlet-i Aliyye'nin dördüncü cildi, Osmanlı Devleti'nin geçirdiği askeri ve mali dönüşümü mercek altına alarak başlıyor. 18. yüzyılda güç kazanan ayanlarin kurduğu düzene karşı merkezi otoritenin yeni yöntem arayislariyla devam ediyor.
Osmanli devleti 1718 de yeniden ağır bir yenilgiye uğradı. Avusturya ve venedik ile imzalanan pasarofça anlaşmasından sonra, Osmanli devlet adamları derin bir zihniyet değişimi geçirmiştir
Bu bölümü arkadaşımız Dr. Hassan Hathut'un sözleri ile bitirmek istiyoruz:" Yahudiler, Filistin'de kısa bir süre yaşadılar. Tarihin kaydettiği üzere, onlar oraya girdikleri vakit bu topraklar bomboş olmadığı gibi orayı terk edip göç ettiklerinde de bomboş değildi! Bu topraklar, yahudilerden önce de sonra da hali hazırda da Tevrat'ta zikredilen Filistinlilerindir. Buranın sahipleri onlardır. O halde Yahudilerin 'tarihi hak iddiaları' hiçbir temele dayanmamaktadır. Buna 'tarih sahteciliği' demek daha doğru olacaktır.