Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Kemal Tahir, “Benim de masalım var, halk hikâyelerim var…” demiş.
Ve almış kalemi eline.
Türk’ün bir uç beyliğinden kısa zamanda nasıl devlet haline geldiğini destansı bir dille yazmış.
Türk kadınının yiğitliği ve cesaretinin de altını çizip, romana Devlet Ana adını vermiş.
1290’lı yıllarda Bursa, Söğüt ve çevresinde Osmanlı Beyliği, Bizans
Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi hakikati keşfetmektir. (#73093133)
______
En hoşlanmadığım hususların başında aklımla dalga geçildiği hissi yaşamak veya başka bir ifadeyle aldatılmışlık hissi yaşamak gelir. Bu hissi en çok yaşadığım hususların başındaysa Atatürk’ün şahsının ve onun icraatlerinin din ve
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın bedeninin reklamlarda kullanımı üzerine bütün veya ayrışık (yalnızca toplumsal cinsiyet, yalnızca eşitsizlik, yalnızca medya veya yalnızca kadın) ile ilgili titiz bir okuma listesi hazırladık https://1000kitap.com/Sosyolog18 ile birlikte. Bu okumalar doğrudan bahsettiğimiz konuyu sunmakla kalmayacak, konuya
Osmanlı Toplumunda Aile, İlber Ortaylı’nın yıllar önce basılmış bir kitabı. Yeni baskısı Kronik Kitap tarafından yapıldı. Kitap, Ortaylı’nın Osmanlı toplumundaki aile yapısı ve diğer başka sosyal mevzuları ele alan çok sayıda makalesinden oluşuyor. Soru cevap tarzında bir kitap değil, buna rağmen bilimsel sıkıcılıktan uzak, kendini okutan bir eser
Sitede beni yakından tanıyanlar az çok bilir, tarihi yaşanmışlıklardan dolayı Arap halkına karşı genelde olumsuz gözle bakmışımdır. O yüzden baştan belirteyim incelemedeki yorumlarım objektif yönde olmayacaktır, ama bu durum kitap hakkında doğru bilgi vermeme engel değildir.
Kitabın yazarı Arap bir gazetecidir. Yazar, genel anlamda objektif
" Eski toplum fakirdi, çocuklar Eyüb oyuncakları gibi basit tahta ve pişmiş topraktan dayanıksız oyuncaklarla oynarlardı. Çocukların çoğu onu da bilmez;kendi yaratıcılıklarıyla toprak kule, fırın, çamur ev ve bebek, tahtadan yontma araba ve atla dünyalarını inşa ederlerdi. Modern oyuncak sanayiinin, yaratıcılığı ne kadar geliştirdiği tartışmalıdır. O günün çocuğunun gulyabanîler, şamamalar ve Battalgazi gibi kahramanlardan oluşan dünyasının yerini bugün elektronik ekranın tipleri alıyor. Bu sonuncu gelişme bazılarının iddiası aksine 'globalleşme'ye ne kadar yardım ediyor, o da tartışmalıdır. "
İnsanoğlunun başına gelen en büyük felaket, ayrımcılıktır bana göre... Dışlamaktır, insan yerine koymamaktır. Kendin gibi olmayanı ötekileştirmektir. Bu hem gerçekten uygunsuz bir davranıştır hem de insan ruhunun siyah kalmış noktalarını gösterir. Din, dil, ırk, sınıf, yakışıklılık/güzellik veya gelirine göre hiçbir insanı değerlendirmemeliyiz.