XVI. Yüzyılda Rumeli kıtası (Balkan yarımadası) artık kültürel olarak tamamen Türkleşmiş ve bu kıtada (bilhassa Üsküp) birçok Türk âlim ve şair yetişmişti; Osmanlı Türkçesi ve şiiri Azerbaycan ile Kırım'da da kendisini göstermiş ve tesirini yapmıştır; Doğu Anadolu'daki kürtler arasında Türkçe taammüm etmişti;hulâsa Osmanlı devleti sahasını nerelere kadar genişletti ise bir müddet sonra harsını da oralara götürmüştür.
Sayfa 594Kitabı okudu
Mehmed Ali'nin kurduğu merkezi bürokrasi, onun en kalıcı miraslarından biriydi. Devleti geniş bir aileymiş gibi yönetmekteydi; oğulları kilit noktalara yerleştirilmişti, kendisine sadık memurlarına toprak bağışlarında bulunur, önemli kararları kendisi verirdi. Mehmed Ali'nin Mısır'daki başarısı, Mısırlılarla özdeşleşmesine de bağlanmamalıdır. O bir hanedan kurucusuydu, Mısırlı değildi ve tebaasından nefret ettiği söylenirdi. Yüksek kademelerde kullanılan idari dil yerel Arapça değil, Osmanlı Türkçesi'ydi; yeni bürokratik ve askeri seçkinlerinin oluşumu Mısırlılar yerine Türkleri ve Gürcüleri seçtiğini gösteriyordu. Idari uzmanlık konularında Osmanlıların geleneksel azınlık gruplarına güvenini o da sergilemekteydi; idari yapısında yerel Hristiyanlar çoğunluktaydı ve en güvenilir danışmanı ve dışişleri bakanı, bir Ermeni olan Boğos Paşaydı Mehmed Ali, kendisini hakimiyeti altında olan halktan kültür ve dil bakımından aynı olan Osmanlı yönetici seçkinlerinden biri olarak görmeye devam etmesine rağmen, pragmatik eğitim politikalarının yarattığı yerli Mısırlılardan oluşan yeni seçkinler, bürokraside sorumlu mevkilere gelmeye başlamışlardı. Askeri hiyerarşide en üst makamlar Mısırlı olmayanlara verilmeye devam ettiyse de, sivil bürokraside yeni okulların mezunları önemli mevkilere gelmeyi başardılar ve Mehmed Ali'nin ölümünden sonraki kuşakta yönetim dili olarak Arapça, Osmanlı Türkçesi'nin yerini aldı.
Sayfa 82 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Reklam
Şunu açıklığa kavuşturalım. Osmanlı Türkçesi ve günümüz Türkçesine yapılan saçma yorumlar görüyorum. Bilgilendirelim Osmanlı Türkçesindeki harfler arapça gibi gözüksede okuduğunuz zaman Türkçe çıkan halk arasında konuşulan ve anlaşılan bir dildi ama arapça harflerden uyarlanmıştı. Günümüz Türkçeside harfleri bize ait olmayan latin alfabesinden uyarlanmıştır söylenme aynı devam etmiş yazı değişmiştir. Bu iki dile gereksiz nefret besleyenler ikiside milletimizin kullandığı bir dil ve bunların önemli geçmişleri var çok rahatsız oluyorsanız okullarda Göktürk alfabesi öğretilmeye başlansın ve temizinden saf Türkçe yazalım. Yazmak ve konuşmak farklı şeylerdir. Halen bunu ayırt edemeyen insanlar var.
Geri199
995 öğeden 991 ile 995 arasındakiler gösteriliyor.