Buyrun, dedi. Öyle bir balçık sıvanmış ki devrimci bile küçücük bir adımı çeyrek yüzyılda atıyor ancak. Osmanlı saray kurmuş, Arapçalı , Farsçalı, ayrıcalıklı . İlkel toplumsal yaşantı ile İslamlığı uyuşturan yığınlardan, Asya'dan kopup gelen Türk halk yığınlarından kısa bir sürede kopmuş Osmanlı. Dirlik düzeni bozulmaya başlayınca,
Sayfa 460 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı Kadını misafirperverliği
Julia Pardoe, Küçüksu'daki pikniklerini anlattığı bölümün devamında orada karşılaştığı Türk kadınlarından gördüğü misafirperverlikten de bahsetmeyi ihmal etmez." Onların cana yakın davranışlarından o kadar hoşnut kalır ki, Osmanlıda yaşayan Batılı hemcinslerinin Türk kadınlarıyla yakın ilişkiler kurmadıklarını, aslında insani ilişkiler
Reklam
Osmanlı’da çıplak kartpostal satışı;
Louis-Jacques-Mandé, 1800'lerin başında dünyanın ilk çıplak kadın fotoğrafını çeker. Birkaç yıl sonra genelde zenginlerin tekelinde olan çıplaklık halka doğru yayılınca bu kartpostallardan İstanbul'da da görülmeye başlanır. Ancak henüz "yerli" kadın fotoğrafları yoktur. El altından dolaşan kartpostallar, genelde Fransa'da çekilip çoğaltılmış ve üzerinde "orient woman" veya "ottoman woman" yazan fotoğraflardır. 1880'li yıllarda Galata'da çekilen çıplak kadın ve oğlan resimlerinin altına da Fransızca ve Türkçe olarak "İstanbul'un Rum kadını güzeli", "Galatalı güzel Rum oğlanı" yazılır. Ancak ilk yıllarda resmi çektirenin başına bir iş gelmesin diye çıplak kadın ve oğlanların eline Yunan bayrağı tutuşturulur. Birkaç yıl sonra bu iş iyice yaygınlaşmaya başlayınca resimler katalog halini alır ve çıplak resimci, şayet içlerinden birini seçerse müşterisini sermayenin çalıştığı eve götürerek ekstra hizmet ve elbette ekstra ücret alır.
Sayfa 14 - Cumartesi Kitaplığı;
...kırsal kesimde kadın aile emeğinin temeli kabul edilmiş...
Birgivi Mehmed Efendi, halk tarafından büyük beğeni ile okunan Vasiyetname adlı eserinde mezhep başlığı altında önce; "Erkek kadın her mü'mine lazımdır ki, itikatta ve amelde mezhebini bile" diyerek bir Müslümanın mezhebini bilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Birgivi daha sonra: "Ebû Hanife mezhebi haktır, gayri (Şafii, Mâliki, Hanbeli) batıldır demeye, belki diye: Ebû Hanife mezhebi haktır, hata ihtimali vardır, gayri mezhepler, hatadır hak olma ihtimali vardır" diyerek, Hanefiliğin dışındaki diğer üç mezhebin batıla nispet edilmesini doğru bulmamıştır. Hanefi mezhebinin ilk teşekkül eden mezhep olması itibariyle daha faziletli olduğunu ifade eden Birgivi, dört mezhebin ameli bazı hususlarda ihtilaf etmesinde dinen bir sakıncanın bulunmadığını ve bunun ümmet için rahmet olduğuna işaret etmiştir. Anadolu'da yaygın olan mezhebin Hanefilik olduğuna dikkat çeken Birgivi, dört mezhebin de itikatta Ehl-i sünnet ve cemâat olması sebebiyle her birine tabi olmanın câiz olduğunu ifade etmiş ancak, kendisinin Hanefi mezhebinin sevabının daha çok olduğuna inandığını belirtmiştir
Sayfa 341 - ensarKitabı okudu
Varna Zaferi
II. Murad, Varna Zaferi'nden sonra savaştan kaçanlara kadın elbisesi giydirilmesini ve tahkir edilmelerini istedi. Ancak yanında bulunan beyler buna engel oldu ve "Devletli sultanım, bunun gibi hal acep olmaz. Mansur ve muzaffer oldunuz. Onlara kendi yüzleri karası yeter." dediler. Bunun üzerine II. Murad, Varna'dan kaçan beylere kadın elbisesi giydirilmesinden vazgeçti.
Sayfa 120 - Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
Reklam
128 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.