“Platon'un Şölen eserindeki Aristophanes'in dediklerine bakılırsa, çok eski zamanlarda, mitolojik çağlarda üç farklı insan türü varmış," dedi Oşima. "Biliyor muydun?" "Bilmiyordum," dedim. "Eskiden dünya erkek ve kadından değil, erkek-erkek, erkek-kadın ve kadın-kadından oluşurmuş. Yani günümüzdeki iki kişilik malzemeyle bir kişi ortaya çıkıyormuş. Herkes bundan memnun bir halde yaşıyormuş. Fakat Tanrı kılıcını kaptığı gibi hepsini ikiye bölmüş. Muntazam bir şekilde tam ikiye. Bunun sonucunda dünyada yalnızca erkek ve kadın kalmış, insanlar da öteki yarılarını bulmak için arayış içinde yaşamlarını sürmeye başlamışlar." "Peki, Tanrı neden öyle bir şey yapmış?" "İnsanları ikiye bölmesi mi? Bilmem. Tanrıların neyi neden yaptıkları çoğunlukla pek anlaşılmaz. Çabuk öfkelenirler ve nasıl söylesem, biraz idealist bir tarafları vardır. Sanırım bir tür ceza. İncil'deki dem ve Havva'nın cennetten kovulması gibi.”
Kumar işi bu kadınların aşk hayatı.Ya kullanıp atarlar yahut değer verip bağlılık duyarlar.Sen kendin hangi sınıfa gireceğini anlayamazsın canı kimi isterse ona bağlılık duyar onun garantisi hiç yoktur.Öteki kadın durumuna düşersen de şansına küs
Reklam
İki kadın da mağdur şimdi
Büyük bir aşkla evlendiği kadın ve başka bir kadından olan gayri meşru çocuk...Metin Akpınar 'a bak sen cık cık.O başka kadın, öteki kadın artık tek gecelik ilişki miydi, zavallı kadını boşanacağım diye mi kandırdı? Bilinmez.
Teslim olmanın öteki adıdır. Bittim demenin erkeğe yakışanı, kadın da erkek duranıdır. Aşk "her canın eremediği sırrı" bir gönül düşürmeyle keşfetmek, bir baht durağında yarlardan aşağı yuvarlanmaktır. Ne güzel koşmadır... Ne güzel türkü yakmadır... Ne güzel kırık hava ve bozlaktır... Ağıttır...
Diyor ki kararsız kalbim, Doğu'dayken Batı'da, Batı'dayken Doğu'da olmak istiyorum. Erkeksem kadın, kadınsam erkek olmak istiyorum, diyor öteki yerlerim. Ne zormuş insan olmak, daha da çetini insan gibi bir hayat. Hem önümle, hem arkamla, hem Doğu'yla hem Batı'yla keyif almak istiyorum.
Aşkın iki felâketi vardır: Birisi anlaşamamak, öteki de anlaşmaktır....
Sayfa 22 - ÖTÜKENKitabı okudu
Reklam
Dahası da var kuşkusuz, hele günümüzde! Kadın taraftarlara ya da oyunculara bile bulaşan maço bir kültür; cinsiyetçi, militarist ve milliyetçi sloganlar atan fanatik taraftarların şiddeti, sokak kavgaları, hatta birbirlerini öldürmeleri; holiganlar arasında örgütlenen ırkçı, dinci gruplar, dazlaklar; rakip takımlara düşmanlık söylemleri geliştirip
Sayfa 39 - Everest & 1. Baskı & Gazozuna MaçKitabı okudu
Bir dolu şansım vardı. Hepsini denedim. Üstüme diktim yaşamı, zor bulunan bir organ gibi. Ve dikkatle, korka korka yürüdüm, ender bir şeymişçesine. Çok kafa yormamaya çalıştım. Doğal olmayı denedim. Aşkta kör olmayı denedim, öteki kadınlar gibi, yatağımda. Sevgili tatlı körümle birlikte kör. Bir başka yüzü aramadık zifiri karanlıkta.
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Köleciliğin felsefi temelleriyle ve inanç boyutuyla da sistemli bir anlayışa ulaştığı Antik Yunan toplumunda, Yunanlı olmayan herkesin potansiyel köle olduğu anlayışı egemendi. Yunanlıların üstünlük duygusu ve Yunanlı olmayanları ifade eden barbarların doğaları gereği güce itaate hazır oldukları düşüncesi, Yunan köleciliğinin temel kabullerinden
Reklam
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
Bende iki kadın var: Bunlardan biri neşeyi, tutkuyu, hayatın ona sunabileceği serüvenleri tanımayı istiyor, öteki ise tekdüzeliğin, aile hayatının, planlanıp yerine getirilebilen ufak tefek işlerin kölesi. Aynı bedende birbirleriyle savaşıp duran ev kadını da benim... Bir kadının kendisiyle yüzleşmesi, ciddi tehlikeler barındıran bir oyundur. Kutsal bir dans. Kendimizle karşı karşıya geldiğimizde, iki tanrısal enerji, çarpışan iki evrenizdir. Yüzleşmede gerektiği kadar saygı yoksa, bir evren ötekini yok eder.
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.