Bastım kalbimin deklanşörüne
Bir fotoğraf çektim
Adı, mutluluk tablosu.
Çok kalabalığız, evvela
Büyüttüğümüz hayaller kucağımızda
İkimiz oturuyoruz ortada.
Neyi bekliyoruz, bilmem ki
Kapı mı çalınıyor ne -gidip açıyorum-
Kimse yok
Peki
Nasıl karşılanır yok olan bir şey
Karşılıyorum
Birlikte salona geçiyoruz.
Oturuyoruz karşı karşıya
Yok olan şeyle ikimiz.
...
İyi eğleniyoruz yok olan şeyle ikimiz.
"Ahmet Şerif İzgören'in yaşadığı ve İngiliz profesörlerden haftalarca öğrenemediğim şeyi bir taksiciden 5 daikada öğrendim diye tarif ettiği bir hayat dersi...
"Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da
~
❝
Ben anlayış ve görüşümü
Özdemir Asaf'a buluyorum
Gelmesen önemli değil,
Gelsen önemli olurdu
Garipliğim... Bir garip Orhan Veli
Tarifsiz kederler içindeyim.
Asi, mavi, hasretli
Ve özlemliyim Nazım Hikmet kadar
Geberiyorum kederden
Cemal Süreya gibi yaşıyorum
Senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
İstiklal ve ölümü
Mehmet Akif dizeleri gibi yaşıyorum
Âtiyi karanlık görerek
Azmi bırakmayanlardanım
Necip Fazıl'ım kimi zaman!
İçinde unutulduğum zindanımdan
Dünya adı verilen yere
Mektuplar yazıp yolluyorum
Ve hâlâ gelmemiş o cevapları bekliyoruz.
Bir ben, bir de serseri kaldırımlar
❞
~
… üç gecedir arka arkaya rüyamda gördüm. Bir ve aynı ağacın altında oturuyoruz. Dünyada yalnız ikimiz kalmışız ve buna rağmen canımız sıkılmıyor. Ve birbirimizi seviyoruz.
Çıplak İsa, Nâsıra'da marangoz çırağı idi; Zeytindağı'nın üstünden geçtiği zaman, altında, kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz. Halep'ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne Türk geçiyor.
Seni gördüm düşümde bu sabah gene. Yan yana oturuyoruz.. Sen itiyorsun beni, ama kızmadan; gülerek. Üzülüyorum, ittiğin için değil, seni itmeye zorlayan davranışıma üzülüyorum. Sızlanmayan, yakınmayan herhangi bir kadına davranır gibi davranıyorum sana; sessizliğinin ardındaki sesi -hem de bana seslenen sesini- duyamadığıma üzülüyorum. Duyamadım mı dersin? Duymuş da olsam, karşılık veremedim ya!
İlk düşümden daha bitik, daha kötü ayrıldım yanından. Bir yerde okumuş olacağım, bir benzetiş geldi şimdi aklıma:
"Ateşten örülmüş uzun yalımlardır sevgilim, dolaşır yeryüzünü, sarar beni. Ama sardıklarını değil, görmesini bilenleri sürükler ardından.