Dostoyevski_Ölüler evinden anılar adlı romanında, Akulka'nın kocası ( bir öykü) kısmında 306-322, hiçbir okuduğum kitapta o sayfaları okurkenki hissiyatı yaşamamıştım.
Kasvetli bir Ankara sabahına uyanıyorum. Hava, gerçekten soğuğu sevebilen benim gibi insanlar için huzur verici görünüyor. Bu güzel pazar gününe onlarca aktivite sığdırabilirdim, bir sürü plan yapabilirdim ama haftalardır tek düşündüğüm şey ‘’pazar günü Hakan Günday okuyacağım’’ düşüncesi koca bir günümü ayırmak için aslında güzel bir sebep.
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Sözlerle anlatılabilir mi, bir acının derinliği... Konuşabilir miyiz, hissedemediklerimizi... Romeo ve Juliet gibi delicesine sevmişsek birini.
Tarih boyunca iki düşman aileye mensup, sevgililerin ölümsüz aşkları dolanmıştır dilimize. Aslı ile Kerem, Leylâ ile Mecnun misâli. Romeo ve Juliet'de ailelerin düşmanlığına rağmen, baş koymuşlardır aşkın
Peş peşe okuduğum dört Saik Faik kitabının ardından ki yaklaşık 70 civarında öyküye denk geliyor, bir durup soluklanmak, biraz okuduklarımı sindirmek, biraz da üzerimde biriken yükü boşaltmak maksadıyla bir mola vermek icab edince, bir semaver dibinden daha güzel bir köşe olamayacağını düşünüp çıkınımı buraya boşaltmaya karar verdim...
Gelin,
“Benimle çok uğraşıyorlar, canıma tak dedi. Artık dayanamayacağım.”
Bu sözler sabahattin Ali’nin ölmeden önce kardeşi Fikret Şenyuva’ya söylediği son sözlerdi.
Ve eklemişti: “Anneme yirmi beş lira gönderdim. Yine göndereceğim. Bir gün gelir de gönderemezsem, beni yok bilin!..”
Ve cesedi öldürüldükten altı ay sonra bir çoban tarafından
Bazı kitaplar vardır ne yapar eder okurunu mutlaka bulur. Tugay Kaban’ın “Orhan Pamuk’a Satmak İstediğim Roman” adlı eseri de tam olarak böyle bir kitap. Beni tanıyanlar biliyor, bir kitabın kapağına ya da ismine göre okuyan birisi kesinlikle değilim. Fakat bu eserin adının beni çok etkilediğini de belirtmem gerekiyor.
Bu incelemeyi okumak
"Herkes 'sürüye' katıldığından ötürü güven içerisinde, ...sınırları 'iyice' çizilmiş bir yaşam."
Kafka'nın (1920-23) Jonouch'la konuşması
Öncelikle Dönüşüm, sayfa sayısının azlığına, üslubunun görünüşteki yalınlığına karşılık deyim yerindeyse öyle kolay yutulur lokma değil.
Kolay yutulur lokma olmamasına rağmen neden bu kadar çok