Öykü Memiş

yok edicinin egemen olduğu bir kültürde doğması istenen tüm yeni hayatlar, gitmesi istenen tüm eski hayatlar, hareket etme yetisinden yoksundur ve o kültürün bütün yurttaşlarının ruhsal hayatları hem korku hem de tinsel kıtlıkla felç olur.
Reklam
kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanları çekilmiştir. bu umut ve düşler, ister ilişki arzusuyla, isterse de bir başarı, bir ustalık, bir sanat yapıtıyla ilgili olsun, insanın psişesinde böyle ürkütücü bir keşif yapıldığında emin olabiliriz ki, düşlerde de çoğu zaman hayvani damat olarak simgelenen doğal yok edici iş başındadır ve yöntemli şekilde kadının en çok değer verdiği arzu, ilgi ve özlemlerini tahrip etmektedir.
Tüller Ve Silah
yaprağın ağaçsız kalışını ağacın çıplaklığını rüzgarın şiddetini ve rüzgarın onların her ikisine de ne yaptığını gördüm. meğer dalından düşecek kadar büyümüşüm.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
nuran olma sanatı
ve nuran’ın en parlak mücevherlerden, en keskin kılıç parıltılarına kadar değişen bakışları vardı. mümtaz, bu değişik silahların karşısında bazen kendisini ölümden öteye geçen bir aciz içinde bulurdu. fakat nuran’ın gözleri bazen de ona dünyanın en zengin taçlarını giydirir, feleğin hiç kimseye basmasını nasip etmediği ikbal keçelerini ayaklarının altına döşerdi. bir bakışla mümtaz’ı giydirir, soyar, bazen allah’ından başka hiç kimsesi olmayan bir fakir ve garip kişi, bazen kaderin efendisi yapardı.
mümtaz’a göre insan Ada’ya giderken anonim bir şey olurdu. orası bir nevi standart insanların yeriydi; orada gerçekte kendimize hiç lazım olmayan, hiç değilse bizi kendimizden uzaklaştıran ve bunu yaparken hiçbir noktaya da yaklaştırmayan şeylerin hasreti çekilirdi.
Reklam
Reklam
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.