Öyle bir şehirdir ki aşk,
Alevden daha sıcak, nefesten daha yumuşak.
Öyle bir düştür ki aşk,
Yüzyıl uyanmak istemiyiz bu düşten, bir kere uyursak.
.
-Aşktan daha anlamlı bir şey yok,
Her şey aşktan, her şeye değer aşk.-
Siz hiç kendinizi balkon lambası gibi hissettiniz mi?
Evet, ilk duyduğunuzda kulağınıza, yani aslında dimağınıza tuhaf gelmesi muhtemel bir söylem olduğunun farkındayım ama ben kendimi bazen odanın içindeki lambayı yakıp söndürmek için yan yana duran bir duya odanın ışığını kapatırken yanlışlıkla basıldığı için geceden açık unutulan bir balkon
“Sevgi sözcüğünde öyle çok anlamlı, canlandırıcı, belleğe, umuda hitap eden bir şey vardır ki, en düşük zekâ ve en soğuk yürek bile bu sözcüğün pırıltısından bir şeyler hisseder.”
Üç tür toplum düşünelim: Bir, bugünkü toplum; burada istenmeyen işler ücretli kölelere verilir. İkinci bir sistem düşünelim; burada istenmeyen işler, onu anlamlı kılmak için en iyi çabalardan sonra paylaşılır. Üçüncü bir sistem düşünelim; burada insanlar gönüllü olarak yapmayı seçsinler diye, istenmeyen işlere yüksek ekstra ücret alınır. Pekâlâ, bana öyle geliyor ki, son iki sistem de -müphem bir söyleyişle- anarşist ilkelerle tutarlıdır.