insan kalmaz, acısı kalır
Bugün sokakta yürürken ben yaşlarda bir kız "Baba!" diye seslendi. O an kalbimin sızısını hissettim. Bi anda bi yıldır hiç "Baba" diye seslenemediğimi hatırladım. Acaba o kız o küçücük sıradan olan anda, 1 kelimede ne kadar şanslı olduğunun farkında mıydı? Ve bugün yine anladım ki bir kızı sadece babası yaralayabilir ve bir tek
O kadar güzel bir gülümseme saklamıştım ki sana..
Merhaba sevgili. Gece zor geçti ama uyandıktan sonra güzel anıları düşünüp toparladım. Burada daha önceden de yazmıştım. Bana kiliseyle ilgili bir anını anlatmıştın ve çok gülmüştüm. Bunu düşündüm, anlatırkenki halini düşündüm, dinlerkenki halimi düşündüm; nasıl güldüğümü, ellerimle yüzümü gizlediğimi düşündüm. Geçen hafta arkadaşım geldi. Çok
Reklam
06.02.2023 04.17
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal'i anlatıyor.
Cannes Film Festivali’ndeyiz, bir kahvenin terasında oturuyoruz. Önümüz ana cadde, ötesi kumsal ve deniz. Caddeden iki yana yıkıla yıkıla, sarı sakallı, yırtık ceketli, gözleri baygın baygın bakan bir Fransız berduşu geliyor, bize yaklaşıyor ve para istiyor. Sabah sabah öyle bir alkol kokusu geliyor ki adamdan anlatamam. Masada kalabalığız, gazeteci arkadaşlarımız var. Yaşar abi adama cömert bir bahşiş veriyor, adam “Mersi” diyor; bu sırada bir arkadaş sarhoşa Fransızca “Bu mösyöyü tanıyor musun?” diye soruyor, sonra ekliyor: “Yaşar Kemal.” Ben içimden amma da soru ha diyorum, sokakta yatıp kalkan adam nerden tanısın Yaşar Kemal’i? Sarhoş ileri geri sallanarak gözlerini kısıyor, Yaşar abiye bakıyor bakıyor, sonra ağzından şu kelimeler dökülüyor “Memed le bandit” yani “Eşkıya Memed.” Ağzımız açık kalıyor.
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Neden alim yetiştiremiyoruz? Prof.Dr. Mehmet Akif Koç’un konuşmasından geniş bir özet sunuyoruz: Hicri ilk üç asırda ne zaman ne gerekmişse ulema onu görmüş ihtiyacı karşılama teşebbüsüne girişmişler. Mesela Hicri dördüncü asırda İbn-i Nedim’in fihristiyle karşılaşıyoruz, daha önce yok. Dört asır boyunca bütün alanlarda ilim kaleme alınmış,
Sınıfta kaldığım o sene - Nihat Genç
Sınıfta kaldığım o sene (hikaye).......... (dikkat yazı çok uzundur) BİR
Reklam
Bu gecelerde bir şey var. Adı konulamayan,tarifi yapılamayan acayip şeyler var. İçimi dökmek istiyorum ama içim bile artık baydı. Bu öyle tarif edilemez bir his ki,gidip duvara anlatsam bir kızarır,bir yüzü düşer. Taşa anlatsam duramaz çatlar yav. Bu hayat böyle işte. İçte birikiyor birikiyor ve en sonunda sende kalıyor yine. Bu iç çekişler insanı bir yerde ama bir yerde bitiriyor. Samimiyetsizliklerden kaçayım diyorum,uzak durayım diyorum kötülüklerden ama bu sefer de kendimi yenemiyorum. Düşüncelerim, çıkmazlar yoruyor beni. İnsan kendine mağlup olmamalı. Bunu buraya kadar okuyan herkese teşekkür mü etmeliyim bilmiyorum ama emin olun hayatımı güzelleştirmek için o kadar çok çabalıyorum ki anlatamam bunu. Ama inanıyorum. Bir gün bu düşüncelerimden kurtulacağım. Güneşli günler görmek değil derdim,sadece hayatım kaymasın,içimde çığ birikmesin, duygularım sel olup boşalmasın yeter. Gerisi bir şekilde hallolacak evelallah. Neyse çok uzattık,bir sigara içeyim ben,eyvallah okuduğunuz için. Eyvallah....
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.