"Ona bisküvi kuralını anlat",dedi George.
Ona baktım"Ne?"
"Anlat,Lockwood.Ya bu işi hallederiz ya da bedelini fazlasıyla öder."
Lockwood tamam der gibi başını salladı."Buradaki kural,ajansta çalışan üyelerin her sıra ona geldiğinde tek bir bisküvi almasıdır.Adilane ve düzenli davranırız.Stresli bir anda,iki bisküvi birden almak doğru değil."
"Her seferinde tek bir bisküvi mi?"
"Aynen öyle."
"İşi aldım mı yani?"
"Tabii ki aldınız."
Bugünün Hissesi:
İstediğimiz kadar okuyalım ama yaşamın kendisinden gelen dersler bambaşka tesirde oluyor.
Şu mesajın resmen sesi, çığlığı var arkadaşlar.
Eminim okuduğunuzda sizler de duyuyorsunuzdur.
Buradaki babalar ve baba adayları, baba yetiştireceklerin anneleri ve anne adayları lütfen dikkate alın.
İnandığımız değerlerde tüm enbiyanın çocuklarına ve ailesine hitapları, yumuşak sözlü oldukları aşikardır.
Örnek verecek olursak: Nuh aleyhisselam gibi bir yakîn sahibi olmadığımız halde, zerresi bir ilimle etrafımızda inandığımız değerleri inkar eden birilerini gördüğümüz zaman nasıl da köpürüyoruz değil mi?
Hemen saldırıyoruz, lanet okuyoruz vs..
Ama O(a.s), vahiy alan bir peygamber olduğu halde, öyle bir yakîn sahibi olduğu halde inkarcı oğluna “yavrucuğum” diye hitap etmiş.
Rabb’im bizleri gerçekten muttaki bir nesil yetiştirmeye, onlara imam olmaya muvaffak kılsın.
Artık farklı duyulara sahip, farklı şeylere duyarlı ve daha güçlü bir bilince sahip başka bir insan olduğumu iddia etmeye cüretim yok. Ama ben yalnızca daha mutlu biri olduğumu biliyorum, çünkü o hissiz hayatım için yeni bir anlan buldum, bu öyle bir anlam ki, yaşam sözcüğünün kendisinden başka bunu açıklayacak bir söz bulamıyorum.
O günden beri
Sayfa 109
beklentimin bile üstünde
Bir yapay zeka robotu ahlaki anlayışa sahip olabilir mi? Rüya görebilir mi? Hayal kurabilir mi? Umut besleyebilir mi? Kederlenebilir, kin ve nefret güdebilir, evlat acısı hissedebilir, unutmak isteyebilir mi? Kendini insan sanabilir mi? Dissosiyatif Kişilik Bozukluğu, Obsesif Kompulsif bozukluk tanısı alabilir mi?
Teknolojinin çok çok geliştiği, dünyanın çok farklı bir yer olduğu ama insanların hala aynı olduğu bir zaman diliminde geçiyor hikaye. Robotlar her yerde ve neredeyse hepsinde yapay zeka var. Kimileri öyle gelişmiş robotlar ki duyguları anlayıp hissedebiliyorlar, robot çocukları evlat edinip onları yetiştirebiliyorlar, insanlar gibi meslek sahibi olup işe gidip geliyorlar. Doğal olarak robotlara özel yasalar ve prosedürler de var, olmalı.
Ana karakter Gesicht dünyanın en gelişmiş yapay zekasına sahip bir polis robotu. Kendisi de dahil olmak üzere dünyadaki en gelişmiş robotlar ve onları geliştiren bilim insanlarına yönelik saldırıların başlaması ve Gesicht'in bu davaya atanması ile olaylar başlıyor.
PLUTO: Naoki Urasawa x Ozamu Tezuka, Band 001 normalde 
Astro Boy, Vol. 1 & 2 serisi için bir yan seri olarak yazılmış ve çizilmiş. Ancak anlamak için ana hikayeyi okumak zorunlu değil.
Normalde bilim kurgudan çok keyif alan biri değilim ama 
Monster Cilt 1 'dan dolayı 
Naoki Urasawa 'ya olan güvenimden okumak istedim ve güvenim boşa çıkmadı. Baştan sona beni her bölümde düşündüren ve sürükleyiciliği sayesinde elimden bırakamadığım bir seri oldu. Bu mangakanın dahi olduğunu düşünüyordum; artık bu konuda bir mangayı bu şekilde 2003 yılında yazması/çizmesi sonucu artık düşünmüyor, biliyorum, %100 eminim.
Kısaca söylemek gerekirse, efendi hep kalacak! Ben, efendilik öğesine iş yaşamında da hep büyük bir değer vermeyi öğrenmişimdir.
"O zaman efendi, sonunda neredeyse şiir gibi bir şey oluyor, öyle değil mi?"
:)
Sayfa 502 - YKYKitabı okudu
