Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Sonradan yargılamak her zaman daha kolaydır, öyle değil mi?
Sayfa 198 - Doğan KitapKitabı okuyor
Boykot dedik, zulüm dedik, onu dedik, bunu dedik. Herhangi bir engelleme hakkında layıkıyla sonuca varamadık. Ticaret kesilirse Filistinliler mahrum kalır dediler, ardından kestiler vs. (Sanki o zamanlarda, gerçekten Filistinliler aç bırakma politikasıyla baş başa değildiler...) Ticareti kestim dedin, iyi hadi tamamen inandık diyelim. Günden güne sloganlar atıyorsunuz, bari şu İsrail'e mutlak destek veren firmaların ürünlerini yasaklayın, iş yerlerini kapatın; bu zor bir şey, öyle değil mi?.. Filistin'e destekçisiyiz dediniz, ne verdiniz şu ana kadar? Silah, mermi, tank, çelik yelek, füze, bomba tam olarak neydi verdiğiniz, sözler mi?.. Yiyecek, içecek de gönderemedik adam akıllı, o ilk günlerin tatlış şovlarında bayağı prim kasıldı, peki ya şimdi?.. Asker desteği desek, ''Türk askerinin orada, burada ne işi var'' Fakat, Mit ''terrrrrrreyağından'' kıl çeker gibi Al(a)man çifti kurtardı haberi... Sahici olalım, bizim Ülkemiz sesimiz biraz olsun çıkmasa hâlâ hicap duymaksızın ticarete devam edecekti. Umarsız olarak yetiştirildik okullarda, hislerimizden koparıldık vs.
Reklam
- Bu planınız, oldukça riskliydi, öyle değil mi? - Risk mi, ben onunla yaşıyorum..
Sayfa 182 - Doğan KitapKitabı okuyor
41. O hâlde, ey Müslüman! Bütün bunlara rağmen, yine de seni yalanlayıp kaba kuvvet ve zorbalıkla sesini kısmaya kalkışırlarsa, o zaman onlara de ki: “Bakın, ben hiç kimseyi iman etmesi için zorlamıyorum, siz de bizim inancımıza müdahale etmeyin. Öyle ya, benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız da size aittir. Eğer ben bir yalancıysam, bunun sonuçlarına katlanacak olan benim; yok eğer sizler hakîkati inkâr eden kimselerseniz, bunun zararı da bana değil, sizlere dokunacaktır. Çünkü siz benim yaptıklarımdan sorumlu olmadığınız gibi, ben de sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim.” Fakat inkârcılar, bu çağrıya çoğu kez olumsuz cevap verecekler. Zira unutma ki, her duyan, dinlemiyor. Her bakan, görmüyor: 42. İçlerinde, Kur’an okurken seni görünüşte dinleyenler de var fakat kendilerini önyargılarına mahkûm etmiş olan bu “sağırlara” hakîkati sen mi duyuracaksın, eğer akıllarını kullanmıyorlarsa? 43. Yine içlerinde, sana güya bakanlar da var fakat gözlerinin önündeki gerçeği göremeyen bu “körlere” doğru yolu sen mi göstereceksin; eğer hakîkati görmek istemiyor ve göremiyorlarsa? Peki bu insanları, Allah mı bu hâle getirdi? Elbette hayır:
"Kâmil efendi şef oldu..." "Öyle mi? Hayırlı olsun! Ararım ben onu o zaman tebrik..." derken dalında belirip hızla büyüyen sonra da çabucak kızaran bir meyve gibiydi Alper. O an birden vazgeçti. "Ne farkım var Kâmil'den?" diye düşündü. İstemeyecekti hiçbir şey. O bahsi açmadan, gerçekten sırf dayısını görmeye gelmiş gibi, çayını içip müsaade isteyecekti. "Bunlardan kaçmak için bile bunlara geliyoruz bu nasıl bir paradoks? Yüzsüzlük resmen," diye geçti aklından. Lakin hemen sonra içsesi, "Aynı şey değil ki," dedi. Sonra da, "Gayet aynı," dedi.
Sayfa 265 - Sözler: Düşüren kuyulara kendi adımlarımdırKitabı okudu
Tartışmaya açık bı mevzu değil!..
Ne müslümanların hüzünleri ile hüzünleniyorsun, ne sevinçleri ile seviniyorsun, ne de öfkeleri ile öfkeleniyorsun. Müslümanların hiçbir hâli ile hemhâl değilsin ama müslümansın öyle mi? An itibariyle reelde ve sanalda kendimi, hayatımı,sosyal medyaları süzüyorum ve derttaş olmayanları ben görmek,takip etmek, muhatap olmak istemiyorum. İnsanın en çok neye sevinip neye üzüldüğüne bakarsan onun dinini de, karekterini de, zeka seviyesini de anlarsın. 🌼🌙📿🇸🇩🗡️
Reklam
Kapıyı önce üç kez tıklatıp sonra yavaşça açtı Alper. Dayısı masada oturmuştu. Yanında ayakta bir adam, mide sancısı çeker gibi iki büklüm, imzalatacağı evraklarla ilgili açıklamalar yapıyordu. Ömer Bey, yüzünde en küçük bir ifade değişimi olmadan, sanki o da imzalanacak evraklardan biriymiş gibi, gözlüklerinin üzerinden Alper'e baktı. Eliyle
Sayfa 263 - Sözler: Düşüren kuyulara kendi adımlarımdırKitabı okudu
Beni rüyanda görmüşsün, memnun oldum. Ara sıra beni düşünüyorsun demek. Mahzunluğumu, sıkılışıma hamlediyorsun, herhalde öyle olacak ama bu aşk sıkıntısı filan değil. Her vakit söylediğim gibi aşk bahsinde senden başka hiç kimseyi düşünemiyorum. Aşık olup olmadığını sordukları vakit evet diye cevap verişini hayra mı yorayım bilmiyorum. Çünkü o cevabını karşındaki insan belki de kendine alınmıştır. Suali soranın kim olduğunu bilsem belki bir şey düşünebilirim. Fehamet Hanım'ın evinde şiirlerimi okumuş olmanı mahzurlu bir şey telakki etmedim. Aleyhimde bulunanlar kimlerdi? Bu suali de aleyhimde bulunmalarını mühim sayarak soruyorum sanma. Sabahattin Ali burada çok kalacak mıymış? Herhalde geldiği vakit görürüm. Aramızda şüphesiz hiçbir kötü şey yok. Aşk bahsindeki düşünceleriyle beni senin elinden alması bahsine gelince * hiç de öyle olduğunu sanmıyorum. Beni hiç kimse senden uzaklaştıramaz.
"Şimdi şöyle düşün. Uzaylı var ama bizim için cırcırböceği filan neyse biz de onlar için öyleyiz belki. O zaman bizle neden muhatap olsunlar ki? Belgesellik malzemeyiz belki sadece onlar için. Ama insan düşüncesindeki kibre bakar mısın? Alt tarafı, 'Zayıflarım,' diye düşünüp bir beden küçük alan sonra da dar kıyafetler içinde gezen
Sayfa 255 - Sözler: Balık çıkardı beni Halikarnas köyüneKitabı okudu
Atı ele alalım - atın intikama ihtiyacı yoktur. Öküzün de. Ama insan intikamla yoğrulmuş bir yaratıktır. Cezalandırılırsa, cezadan kurtulmanın yolunu arayacaktır. Kurtulamazsa, kalbi çürümeye başlar. Öyle değil mi,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.