Hep istediğin arabayı alırsın ama birkaç yıl sonra yenisini istersin. Hayallerindeki evi alırsın ama sonra hayallerinin yeterince büyük olmadığına karar verirsin. Sevdiğin kadınla evlenirsin sonra onu neden sevdiğini unutursun. Yapılacaklar listesinde sırada o olduğu için çocuk yaparsın. Böylece, sorunlu değilmiş gibi davrandığın şeyi düzelteceğini umarsın çünkü herkes öyle yapar.
Laura ~~~
Bam, işte oradaydı ! Üzerine çok büyük bir hayalet balığın kazındığı kare şeklindeki koyu gri mezar taşına baktım. Babama karşı bu taşın savaşını vermek zorunda kalmıştım çünkü o bunu aptalca ve uygunsuz buluyordu. Çünkü o senin gibi bir maceracı ve okyanus kaşifi değildi. Eh ne yaparsın, onlar sadece birer ebeveyn, öyle değil mi? Taşının üzerinde şöyle yazılıydı: Tim: Maceraperest, deniz kâşifi, dünyanın en iyi yüzücüsü, kardeşi ve oğlu
Sayfa 25 - YanpasajKitabı okudu
Reklam
"George dikkatlidir. Başına hiçbir iş gelmez. Bugüne kadar hiç yaralanmamış, çünkü çok dikkatli." "Her neyse, sen yalnızca öyle olduğunu farz et, dönmeyeceğini düşün. O zaman ne yaparsın?" Lennie'nin yüzü korkuyla büzüldü. "Bilmiyorum," dedi. Sonra, "Hey, söylesene sen ne yapmaya çalışıyorsun?" diye bağırdı. "Bu doğru değil ki. George'un yaralandığı doğru değil." Crooks onun üstüne gitti. "Ne olacağını söyleyeyim mi? Seni tımarhaneye koyarlar. Boynuna da köpeklerinki gibi bir tasma geçirirler."
Ben yaşlandım artık, ölümü bekliyorum, ölüm nedir biliyor musun? Önünde sonunda çalacağımız tek hakikat kapısı, bizi bir yaradan var, yaradanın emriyle gene kendisine dönüşümüzdür ölüm, bir daha ölmemek üzere dönüşümüzdür ona. Nasıl döneceğiz ona, diye sorar küçük çocuk. Şu çiçekleri görüyor musun? Kurumuşlar. Bunların renk renk açıldığı mevsimi hatırlıyor musun? Şimdi yok işte onlar, ama sahiden yok mu? Öyle mi oluyor, diye bakar çocuk. Gününü değerlendirmeye bakacaksın.. günün nasıl değerlenir, bak anlatayım: şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bitmiş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için cabadan bir gün daha vermişler.. işte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun.. işte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın. O zaman bu bahçede gezinmem ki, der çocuk. Ne yaparsın ya? Ağlarım.
Efsun☆•°
"Öyle bir döneme denk geldik ki bu tarz şeyleri insanlık için fazla görüyoruz," dedim acı gerçeğe gülümserken. Ne kadar da tuhaf değil mi? Her neyse, çok da kurcalama. Başımı yastığa koyduğumda yüzüm vicdanıma dönüyor benim her gece. Vicdanın ne yüzüme tükürmesine izin veririm ne de sırtını dönmesine. Ne yaparsın, ben de böyle biriyim işte.
Sayfa 126 - İndigoKitabı okudu
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür-Hüseyin Rahmi Gürpınar
Sabiha'yı aldatmanın kolay bir iş olmadığını anladım."Seni aldatsam ne yaparsın?"soruma karşı gözlerini üzerime dikip de,"Öyle bir şey yaparım ki öldürmek onun yanında basit kalır" diye verdiği cevabın her kelimesi kulaklarımda hâlâ çın çın çınlıyordu.Acaba ne yapacaktı?Bu bana o kadar merak oldu ki...Karım ne derse desin,ondan daha hoşa gidecek bir kadınla karısını aldatmaktaki lezzetin büyüklüğünü benimle beraber tasdik etmeyecek hiçbir insaflı koca tasavvur edemem."Haram tatlıdır." sözündeki isabeti kim inkâr edebilir?Buna evli hanımlar gücenmesinler.Gerçeği söylüyorum.
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Kendini ifade etmeye kalkıştığın zaman susturulmuş, sorunları yok sayman öğütlenmiş, itirazların ciddiye alınmamış olabilir. Bazen de su gibi muhtaç olduğun sevgi ebeveynlerin tarafından, bazı koşullar neticesinde sunulmuştur; olduğun gibi değil de benim istediğim gibi olursan seni severim gibi. Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı, olumsuz bir şey yaşasan da, itiraz edemezsin, yapılan maddi manevi haksızlıklar karşısında susarsın. Susman bunu kabullendiğin anlamına gelmez, sadece o kadar uzun zamandır sesin çıkmamıştır ki, böyle bir becerin olduğunu bile hatırlamıyorsundur. Sana karşı yapılan haksızlıklar, sınırlarına girilmesi veya kötü davranılması konusunda kötü bir şey hissetmiyor gibisindir, her şey yolunda gibi gelir. Hatta bu tür durumları kendin istiyormuşsun da o sebeple öyle davranıyormuşsun gibi gelir. Seni kullanan insanları geri çeviremiyorsundur ama bu sana göre yardımseverliktir, birisi senden sana zarar verecek bir şey istediğinde yaparsın, ‘‘Ne olur yapsam elime mi yapışacak?’’ diye düşünürsün. Ama bu olumsuz deneyimlerin her biri birer damla şeklinde içindeki bardakta birikmeye devam eder.
Ne doğru...
İrade babanın arabasıdır, alır almaz kaza yaparsın. Böyle hem sözde iraden olup hem de "Teslim" dini ile kolay yaşanabilir sanma. İnsan şeytan ile uğraşmaktan daha Allah'a hiç sıra gelmedi. Hiç yakınlık kuramadan Allah'a inanan adam güneşe tapandan hallicedir sanma.
"Hani bazen canın çeker, koca bakraç yoğurt alıp eve gidersin, üzeri hafif sararmış şöyle kaymaklı olanından. Ne gözünü ayırabilirsin ne de kaşığını uzak tutabilirsin. Başlarsın iştahla yemeye. Hakkını da verirsin. Kaşıklarsın ama bir kısmı kalır öyle. Dolaba koyarsın bozulmasın diye. Bilirsin ki o yoğurt iki güne ekşiyecek ve salacak kendini. Sonra onu bitirmek için yanına iyi giden yemeği yapar, yine aynı iştahla yersin. Bitmez yine de. Kalanını çırpıp ayran yaparsın. Canın istemediği halde ayrana ne yakışır deyip akşama onu pişirir yanına bırakırsın. Anca öyle biter. Aşk da öyledir; görürsün, vurulursun, ne yapar eder alırsın ama fazla gelir. Bozulmasın diye elinden, dilinden ne gelirse, o ne seviyorsa onu yaparsın. Mayası iyiyse dolaba koymadan dört güne dayanan bile olur ama eninde sonunda ayranı içirir sana."
Bir zamanlar bir üstat varmış. İnsanlar konuşmasını dinlemek için toplanmış. Söyledikleri harikulade imiş, sevgi sözcükleri ona kulak veren herkesin ta yüreğine işlemiş. Kalabalığın arasında bir adam, Üstadın ağzından çıkan her sözcüğü dinlemiş. Gönlü yüce olduğu kadar alçakgönüllüymüş de. Üstadın sözleri bu adamı öylesine derinden etkilemiş ki
Sayfa 13
609 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.