Müridler anlayışlı, hakîkate susuz olsalar, mürşit olanların karşısında öyle güzel şeyler söyler ki, coşku ile ne söylediğinden kendinin bile haberi olmaz.
Bazen en çılgın, en imkânsız görünen fikir kafanızda öyle kuvvetli bir yer edinir ki, öyle veya böyle gerçekleşeceğini zannedersiniz... Dahası bu düşünce şiddetli, güçlü bir arzuya eşlik ediyorsa, bazen onu kaçınılmaz, önceden belirlenmiş, kadere yazılmış, var olmaması, gerçekleşmemesi imkânsız bir şey gibi kabul edersiniz! Belki burada başka bir şeyler, önsezilerin bir bileşimi, olağandışı bir irade, kendi hayal gücüyle kendini zehirleme veya buna benzer bir şeyler söz konusudur... tam bilemiyorum.
Sayfa 136 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1.Basım, Mart 2013, İstanbulKitabı okudu
“İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum… ama anlatamıyorum…
Sayfa 140 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Öyle günahlar, ya da (dünyanın onlara verdiği isimle) kötü anılar vardır ki, insan onları ruhunun en karanlık köşelerinde gizler ve onlar da orada bekleşip dururlar. Bazı durumlarda bu insanın hafızası körelir, öyle şeyler hiç olmamış gibi davranır ya da onların varlığını reddeder; ya da en azından kendisini olayların başka biçimde vuku bulmuş olacağına inandırır; ancak, rastgele bir kelime bunları depreştirir ve en olmadık anda, örneğin keyifle tef ve harp dinlerken ya da serin bir akşam saatinin huzurunda, ya da gece geç vakit bir ziyafetteki şarabın sarhoşluğunda bir hayal veya rüya biçiminde karşısına dikiliverir. İşte o hayal, taşkınlıkla, hakaretler yağdırarak, intikamını alıp onu uzaklaştırmak için değil, geçmişin perişan giysisiyle kefene sarılmış halde, sakin, uzak, sitemkâr çıkagelir.
.