Güneş bir farklı bakıyor bugün yüzüme; Alay mı ediyor yoksa.. Takdir yahut küçümseme mi bu? Anlayamadım. Belki de sadece sırıtıyor yalnızlığıma. Öyle ya, Güneş’te biliyor; Sensiz yalnızlığımın sonsuzluğunu… Ve artık senin dahi dindiremeyeceğini… Öyle ya, Güneş’e bile komik geliyor; Ölümlü bedenin ölümsüz yalnızlığı.. Güneş, haklı gülsün… Fakat Işıklı bir yalnızlık bu; Biraz yeşil, biraz mor… Çocukluğum gibi gri, Yaşam gibi tatsız ve aromasız, Sâde bir tükeniş Güneş bu kadarını bilemez. Gülsün…
Murat TEMUR
Murat TEMUR
İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışmıyorsun
Bir Ses Böler Geceyi
Bir Ses Böler Geceyi
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit
Reklam
Gazze’de çocuklar ölürken, kadınların iffeti çiğnenirken sessiz kalmak zulme ortak olmaktır. Allahumme ya Mumtakim! Bu siyonistlere müslümanların elleriyle öyle acılar yaşatki yetim kalan bütün yavruların, evladına ağlayan bütün anaların yürekleri rahatlasın.
İhsan Şenocak
İhsan Şenocak
Kıyıdaki Elmaya Bir Ses
ey canımın güftesi, eylülün ikinci haftasıydı o sıra bana gülümseyerek getirdiğin bir bardak suydu o sıra hatırla denize hiç bakmadık çünkü kıyısındaydık bir elma kendi kendine büyür dururdu o sıra bir kıyı ikindisiyle bir elma öyle kendiliğinden büyürler bir öfkenin ya da bir dağın yanısıra bir kıyının beslerliği bir elmadan ayrılmaz gibi
Bu sabah... Bir süre öncesi...
"Sabahın köründe dışarı çıkmışsınız, kimsecikler yok... Yalnızca kediler ve köpekler var... Sokakta bir kedi size doğru bakıyor, öyle şaşkın öyle tuhaf bakıyor... Süzüyor sizi, bu da nedir, ne biçim bir şeydir, güvenli midir, tehlikelidir midir... Uzun uzun bakıyor size... Çok dikkatli, her an harekete geçmeye hazır... Ben de bir an duraksıyorum. O kediler gibi izliyorum onları... Bakışıyoruz uzun bir süre... Anlamaya çalışıyoruz birbirimizi... Sonra içimden bir kahkaha patlıyor, içinde bulunduğumuz duruma... Sonra yine gülüyorum, gülümsüyorum... Uzun sürse ya bu diyorum... Zira fazla hüzün var, fazla acı var... Devamında ise... hayatın güzelliklerini hatırlatan hep böyle şeyler olsa ya diyorum..." (Jack Brighty)
''Bazen musikiler, bazen hodgâm sloganlar, bazen de birkaç kelimelik toplantılar canını sıkar insanın... nerede, nerede o eskilerde attığınız üç beş paralık naralarınız, nerede insanlığınızı eskittiğiniz, uğruna kan ve nefretinizi döktüğünüz yaşanmışlıklar! Şimdilerde maddiyat ve şatafattır kölesi olduğunuz, prangalarınız çürümüş olsa da ruhunuzdaki daima diri ve dinç... Sırılsıklam kurşun yağmurlarında üzerleriniz hiç ıslanmıyor, sormalı... sormalı ki öğrenilmeli, derdi nedir bu yağan feryat figanın, bizi bulacak mı sormalı insan! Ama insan, kendi derdine kadarıyla yetiniyorsa yahut mutluluk için yalnızca kendisi varsa hayatta, yaşamalı mı yaşamamalı mı, asıl bu soruyu sormalı. Öyle ya da böyle, bilinmez kimlikler taşımaya başladık gayri, şakaklarımızda ısınmak için bekleyen soğuk silahlar yok, artık o eski bizler de yokuz; savrulsak da bir, savrulmasak da ölmek mi? O da yaşantılarımızdan uzaktadır. Kimliklerimizden vazgeçmiş, ufalanmış kırağı gibi yok olmaya mahkûm, sineye çekilecek, büyüklendiklerinden küçük; zavallı ve ukala kimseleriz artık, uykumuzda boğulacağız, derin okyanuslara gerek yok, gerek yok artık!'' D.p
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.