Belki diyorum hala bir umut vardır. Mutlu olabilir imkansızı yaşanmışa çevirebilirim. Ama tek başıma yapamam. Yanımda olmasını istediğim kişiler olmadığı sürece cesaret edemem. Bu yüzden bana sunulan hayatı yaşamak zorundayım. Sadece beklemek ve yaşamak kalıyor geriye. Her gözümü kapadığımda aklımda biten sahneler var. Sürekli kurtulamıyorum o anlardan, unutamıyorum. Gözümü kapamamak için kendimle savaş veriyorum. Tekrar o zamanlara dönmemek için uğraşıyorum. Fakat benim ki bir uğraşdan ilerisi değil. Hayatımdan uzaklaştıramıyorum hep aynı sahnede takılı kalıyorum. Neden diye soruyorum kendime böyle olmamalıydı diyorum. Ama oldu değişmiyor. Kaybetmek benim için yaşamın bir özeti olarak kalıyor.
EVİN EN ÖKSÜZÜ BABA'LARDIR ! Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır! Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır. O zayıf olamaz Çünkü o kahramandır, o güçsüz olamaz
Reklam
"TANRI ÖLDÜ!!!"
Friedrich Nietzsche “Tanrı öldü” dediğinden beri 134 yıl geçti ve bu söylemiyle 19. yüzyıl’dan günümüze kadar felsefe öğrencilerine baş ağrısı olmaya devam etti. Belki de felsefede en iyi bilinen fikirlerden biridir, hatta “Şen Bilim (the gay science)”in bir kopyasını eline bile almamışlar tarafından bile; kaldı ki kitap buradan türemiştir. Fakat
Kadın hamile. Bebek erkekmiş. Aile mutlu, çok mutlu. Bebek doğdu, pipisini amcalara gösterdi.… Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü. Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde, misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı. Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar, hediyeler…
Son.. Mu?
Renk yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden sadece yürüyordu. Hiçbir şey hissetmeden.. Bakıyordu ama görmüyordu.. Telefonu çalıyordu ama o duymuyordu.. Zaten hiçbir şey duymuyordu.. Ağlamıyordu.. Taş kesilmişti.. Şoktaydı.. Sonra sonra baktı telefonuna, bir sürü kişi aramıştı. Annesi, Yelda, Yekta, ablası. Mesajlar da cabasıydı. Tam telefonu
Abdurrahim Arvas
Vefa, dostluğun gıdası hayat kaynağıdır. Dost kalabilmenin adıdır. Bir gönülde vefa varsa dostluk ancak oraya sığınabilir. Vefa dostluğu ve birlikteliği bir arada tutan manevi bağdır. Her an dosta kavuşma arzusu ile yanmadır. Dostu özlemektir. Dostun yokluğunda üşümektir yalnızlık kışında. Çöllerin suya iştiyakı gibi dostu aramaktır.
Reklam
1.000 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.