Ben bütün hayatımda iki taraftan birinin haksızlığını itiraf etmesiyle biten şiddetli bir münakaşa görmedim. Sebebi şudur sanıyorum: Bütün münakaşalarda, çarpışan yalnız fikirler değil, benliklerdir. Bu iki şey, fikir ve benlik, birbirine o kadar bağlıdır ki biri değişirse öteki de ortadan kalkacak zannedilir.
Her fikrine, her cümlesine katıldığım kitaplarını okurken bitmesin diye dua ettiğim defalarca okunması gereken bir fikir abidesi, Allah ondan razı olsun...
Ülkemizde virüslerden, doğal afetlerden, savaşlardan daha tehlikeli bir durum olan "ahlak yozlaşması" yaşanmaktadır.
Ahlaksızlığın zirve yaptığı bir yerde bayram olmaz. Ahlaksızlığın zirve yaptığı bir yerde huzur olmaz, sulh olmaz, medeniyet, selamet olmaz.
Ahlaksızlık toplumları yeni biçilmiş ekin yaprakları gibi dümdüz eder. Çöküşün habercisidir. Ağır hasta adam misali, gün be gün ızdıraba sürükleyip en sonunda da kendini helak eder.
Bugünler, malesef daha kötü günlerimizin habercisi. Hayırlısı demekle, hayırlısı olmuyor, vesselam...
Hepimiz birer Gregor Samsa'yız aslında.
Nasıl ki Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir hamam böceğine dönüşmüş halde bulduysa, bu ülkede de her sabah uyandığımızda kendimizi her şeye tepkili, ruhu dev bir böceğe dönüşmüş halde buluyoruz. Yazarın yüz yıl önce, 1912'de kaleme aldığı eser tüm gerçekliğiyle bugün de aramızda ve adından söz ettiriyor.
Ne diyelim; Samsa en azından zamanla dönüşmüştü, biz yıllarca "dönüşümünü" tamamlayamayanların zamanına denk geldik ve malesef aynı havayı soluduk.
Seni de unutmayacağız Kafka, seni de...
Kaybolan Yusuf Ken’an’a döner bir gün, gam yeme
Hüzünler kulübesi gülistan olur bir gün, gam yeme
Ey gamlı gönül! Hâlin düzelir, sen gönlünü hoş tut
Gün gelir yine âsude olur şu perişan baş gam yeme
Sevgili büyüklerimiz; evlilik konusunda lütfen yakamızdan düşün artık. Sıkıştırmayın. İyiliğimizi istediğinizi, dini açıdan evliliğin önemini ve töremizdeki yerini biliyoruz. Herkes herşeyin farkında. Fakat üslubunuz ve insanlara yaklaşımınız çoğu zaman çok kırıcı oluyor. Üzülüyoruz. Herşey vaktiyle oluyor. Zaten sorumluluklarını bilen gençler bunları da düşünüyordur. Bilmeyenlerin ise evlenmemeleri daha hayırlı olacaktır kanımca.
Yani ben her telefonu açtığımda, bir ortama girdiğimde, birisiyle konuşmaya başlayınca aynı konuların açılmasından çok sıkıldım. Görebildiğim, aklımın yettiği şeyler hakkında öğüt almaktan da çok sıkıldım. Bozmayayım diyorum ama el insaf, karşınızdakiler de aptal değiller. Özellikle kız çocuklarını daha fazla darlamayın, uşaklarınızı da rahat bırakın. Bırakın yani. Herşey akışında güzel...