O günler geçip gitti
O güzel günler
O dopdolu, esenlik içindeki günler
O pul pul ışıldayan gökyüzü
O kiraz dolu dallar
Yemyeşil sarmaşıklarla kaplı birbirine yaslanmış o evler
oyunbaz uçurtmaların süzüldüğu
o çatılar akasya kokularından başı dönen o sokaklar
o günler geçip gitti
o güzel günler
o dopdolu, esenlik içindeki günler
o pul pul ışıldayan gökyüzü
o kiraz dolu dallar
yemyeşil sarmaşıklarla kaplı birbirine yaslanmış o evler
oyunbaz uçurtmaların süzüldüğü o çatılar
akasya kokularından başı dönen o sokaklar
Belki aksiyona fazla alışmaktan, belki sorgu ve takip sevdiğimden, belki de psikolojik romanların konu itibariyle birbirine artık fazla benziyor olmasından biraz durağan buldum kitabı. Daha önce Oyunbaz kitabını da okumuştum yazarın. Nedense her şey göz önünde gibi hissediyorum okurken ve diğer taraftan da ilginç bir olay yokmuş gibi. Ve katil nedense en baştan beri belliydi benim için Sonu şaşırtmadı yani. Durgun ilerleyip kitabın sonunda birden her şeyin çözümlenmesi
Sanki yeryüzünde mutluluk dondurulmuş. Ateşi ara sıra şurada bura birkaç saniyeline parlar gibi oluyor. Ruhumuzun derinliklerinde, vazifenin aynı zamanda zevk, gayretin hoş ve anlamlı olduğu, neşeli, güneşli oyunbaz bir dünyanın anısı yaşıyor.
Çocukluğumuzda duyduğumuz bazı şeyler bir daha silinmemek üzere hafızamıza kazınır. Tabii bunama beyne yerleşip acımasız silgisini devreye sokmazsa ileri yaşlara kadar da orada kalır.