Sezai Karakoç'un ağzından ilk ve son kez Monna Rosa'nın hikayesi
19 yaşındaydım. Heyecanlı bir genç. Şiirde yeni bir dönem başlamıştı. Ölçüsü olmayan vezinsiz, kafiyesiz şiirler yazılmaya başlanmıştı. Hece ölçüsü de bitmişti. Serbest şiir yazılıyordu. O dönemin bu serbest şairleri, eski dönemleri kötülüyordu. Tabi isterdim ki öz edebiyatımız olan divan edebiyatı ile yazılabilsin şiirler. Ama tek başıma ben
Sayfa 131 - Çıra Yayınları 1. Baskı 2017Kitabı okudu
Bir Şiir, Bir Vasiyet, Bir Açıklama
İşte, "Türkistan" şiirim de o yakarışlardan biridir: Baykal Gölü yaylağından kopup gelen canlarla Belki bin yıldan beri söylenen destanlarla Kağanlarla, hanlarla, kamlarla, ozanlarla... Yine Türkistan'ı andım. Öz yurdumu çarmıha germişler kırk yerinden Unutmam bin yıl geçse acımın üzerinden Vurulan bir ceylana yanar gibi derinden Ulu
Reklam
Ben bir büyücü değilim, şairim sadece. Koca bir hayat önümde akarken, Ben bir kağıda serpiştirdim Gözyaşlarımı ve terimi. Yazdıklarımdan sorumluyum yalnızca, Gerisi size kalmış.
Şiirim
Şiirim, o bir kırık gönül enkazıdır benim Şiirim değilmidir, benim en zor düşmanı? Ben neşe isterim, o figan dinletir bana Öz sözlerim hayatıma matem ki olmada...
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.