İki defa Cumhuriyet tarihinde her şeyin anası paradır ; Bir Demokrat Parti, bir de Turgut Özal zamanında. Her şey ama her şey parayla değiş tokuş edilebiliyordu. Çok kalın bir maneviyat tabakası vardı; o maneviyatı kaldırdılar.
1994 yılında Diyarbakır kulp ilçesinde askerlik yaptığım dönemde bu bölgenin sorumlusu parmaksız zeki kod adlı şahış ( şemdin Sakık ) idi. Pkk nın iki numaralı ismi. Bölge de halk sakıka taktığı isim ise şemo idi. Birgün operasyon emri geldi ve 800 kişi büyük bir operasyona katıldık. Şemo nun yeri tespit edildi denilmişti. Şemo ve grubunu kulp
Reklam
1950'li yıllarda Demokrat Parti döneminde "ekilen", 60'lı, 70'li yıllarda "filizlenen" siyasal İslami hareket 80'li yıllarda öz­gürlükleri lüks sayan, solu ezen, dini dalgakıran olarak gören 12 Eylül askeri darbesi ve Başbakan Turgut Özal döneminde "ye­şertildi". Bireyin ve toplumun özgürleşmesi olarak öğrendiğim laiklik ise devlet katına hapsedildi...
Sayfa 15 - Kırmızı Kedi Yayınevi: Birinci Basım: Şubat 2013Kitabı okudu
Şekerdeki Tatlandırıcı Oranı Oyunu
Genetiği değiştirilmiş organizmalara karşı duruşu ile tanrnan GDO'ya Hayır Platformu'nun konuyla ilgili yaptığı araştırmalarının sonuçları ise şöyle: “Butün dünyada yüz kilo şekerin içerisinde iki kilo tatlandına katılıyor. Dünyadaki standart bu. Ancak Türkiye'de bu oran şu anda 15 kilo. 15 kilo kalmasını isteyen şirket Cargiti şirketi ve Bush'un isteğiyle bu oran 15 kiloya çıkarıldı. Daha önce Özal zamanında 5 kiloya çıkarılmıştı. Sonra Ecevit Hükümeti zamanında 10 kiloya çıkarıldı. Şimdide 15 kiloya çıkarılmış durumda.
Vitrinde Yaşamak
Bakılanla kurulan ilişki aslen bir seyir ilişkisine, sözün kendisi bir vitrine dönüştü. Birçok şeyin gösterildiği için ve göründüğü kadarıyla varolduğu, sergilendiği için ve sergilendiği kadarıyla değer kazandığı bir toplum çıktı ortaya. Epeydir vitrinde yaşıyoruz hepimiz. Özal son seçime istediği oyu alamazsa siyasetten çekileceğini açıklamıştı. Bedrettin Dalan İstanbul metrosuyla ilgili yolsuzlukları açıklayan bir haber yayınlanınca, ertesi gün dergiyi hemen mahkemeye vereceğini açıkladı. Ama ne Özal çekildi , ne de Dalan dergiyi mahkemeye verdi. Bütün bunlar basında bir kere yer aldıktan sonra, Özal "çekiliyorum" demekle çekinmiş, Dalan "mahkemeye vereceğim" demekle dava açmış gibi oldu. Bütün bunlara karşı çıkmak için bir başkası da çaresizlik içinde "kendimi yakacağız" diyebilir.* Sözün geçersiz olduğu bir simgeye dönüştüğü bir toplum muhalefetide kendisi gibi bir simge olmaya zorlar. *8 kasım 1988 de oğlu idamla yargılanan bir kadın üzerine benzin dökerek kendini yakmak istedi. Bunun bile bu kadar az ses getirdiği bu kadar çaresiz kaldığı bir dünyada, sözün fiilin yerini bu kadar kolayca almasına şaşmamak gerekir.
140 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 hours
Anlatılan, Türkiye ve değişken ruhu... Özel olarak da bir 90’lar günlüğü denebilir... "Türk yazar, edebiyat eleştirmeni ve editördür."
Nurdan Gürbilek
Nurdan Gürbilek
Güçlü kalemiyle yıne okuru kendine çeken keyıflı bır yolculuk oldu, "Kitap
Kötü Çocuk Türk
Kötü Çocuk Türk
, bazıları bir gazete haberinden, bazıları bir fotoğraftan, bazıları bir şarkıdan, daha büyük bir
Kötü Çocuk Türk
Kötü Çocuk TürkNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2003241 okunma
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.