Cogito ergo sum
Sıfır kitap okuyanları takip etmiyorum
Okuduğu kitapları gizleyenleri takip etmiyorum
Kitap öneri-tanıtım dışında mesaj atmayınız.
SADECE KİTAP...Biraz da KEDİ...
"...bütün hataları ve yıkımları tek bir şahsiyet üzerine yıkmak ne kadar doğruysa, böyle şahsiyetleri kahraman yapmak da o kadar yanılgıya düşmek sayılmaz mı?"
İki bin yıl öncesine ait olan bu hikâye, Midilli (Lesbos) Adasında geçmektedir. Antik Yunan edebiyatının ilk düzyazı örneklerinden biri olmanın yanı sıra pastoral edebiyatın da ilk yapıtıdır.
Ailesi tarafından terkedilen ve bir keçi tarafından emzirilen Daphnis ile yine terkedilen ve bir koyun tarafından beslenen Khloe'nin aşkını konu ediniyor. Oldukça fazla mitolojik öğeler içeren kitapta, dipnotlar bulunsa bile, fazla mitoloji bilginiz yoksa zorlanabilirsiniz. Mitolojik hikâyelere meraklı olanların hoşlanabileceği tarzda bir hikâye...
Ecce Homo, Nietzsche'nin yazdığı son kitap imiş. Ben Nietzsche'den ilk kitap olarak okudum. Bu kitabında, daha önce yazdığı kitaplarla ilgili açıklamalar mevcut. Daha önceden yazdığı bu kitapların hiçbirini okumadığım için bu kitapta bahsedilen çoğu bilgi biraz havada kaldı. Yine de Nietzsche'nin yazdığı kitapların isimlerini ve yazarın tarzını öğrenmek açısından faydalı oldu diyebilirim. Aykırı bir düşünür olan (önce filolog ve sonra felsefeci imiş) Nietzsche, ahlâk ve dini kabul etmeyen, dünyayı iyi insanların bozduğuna inanan bir düşünür. Klasik olarak çok değerli bulduğumuz pek çok düşünürü de kıyasıya eleştiren ve megaloman ifadeleri oldukça fazla kullanan biri. Aslında öyle olmadığı, bunu bir yöntem olarak kullandığını söyleyenler de var tabi. Bakalım bu daha ilk kitabıydı, pek bir şey anlamadım. Bundan sonra "Böyle buyurdu Zerdüşt" kitabını okuyarak Nietzsche hakkında daha fazla fikir sahibi olacağımı düşünüyorum.
Ecce HomoFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20159,7bin okunma
Üçlemenin son kitabı, diğer iki kitaba oranla biraz durağan seyretse de, Cameron'un ergenlikten gençliğe geçişini, kişiliğinin oturmasını yansıtması açısından oldukça iyi bölümleri vardı. Kardeşleriyle ilişkisi ve kişiliğinden taviz vermeyen tutumuyla Cameron, serinin en gözde karakteri olmayı hak ediyor.
Beğendiğim ve 9/10 puan verdiğim bir seri oldu.
Wolfe Kardeşler'in ikinci kitabı olan "İt Dalaşı"nda baba Wolfe iş kazası geçirir ve ailenin geçimi zorlaşır. Büyük ağabey evden ayrılır. Diğer ağabey ile Cameron, para kazanabilmek için boks maçı gösterilerine çıkmaya başlarlar. Wolfe ailesi için ve Cameron için hayat giderek zorlaşmaktadır.
Serinin ikinci kitabı da ilki kadar ilgi çekiciydi bence.
Wolfe Kardeşler'in hikâyesi, Cameron Wolfe'un ağzından anlatılmış. Çocukluktan çıkmış ve ergenlik dönemindeki Cameron'un, ailesiyle ilişkileri, kendini bulma çabası, yaşadığı zaman ve toplumun özelliğine göre farklılık arz ediyor. Şöyle ki; Maksim Gorki'nin ya da Tolstoy'un kendi yazdıkları çocukluk, gençlik biyografilerinden, hem zaman hem de mekân olarak çok farklı. Daha çağdaş zamanlarda ve daha modern toplumlarda yaşansa da çocukluk, ergenlik ve gençlik gibi dönemlerde hep benzer sevinçler, duygular, korkular yaşanıyor.
Markus Zusak, ilk kez okuduğum bir yazardı ve bu kitabıyla geçer not aldı. Çok iyi bir tarzda yazılmıştı ve anlatım harikaydı.
Sonra merak ediyorum, günlerimizin çoğunu unuttuğumuz şeyleri hatırlamaya çalışarak mı geçiriyoruz? Zamanımızın çoğunu hayatımıza doğru koşarak ya da ondan kaçarak mı geçiriyoruz? Bilmiyorum.