"Bir sorunu çözmeye karar veren devletin onu çözmemesi mümkün değildir. Bir başka deyişle, ortada çözülmemiş bir sorun varsa biliniz ki, öyle bir sorunun olması, iktidar sahiplerinin işine gelmektedir. Örneğin, Türkiye'de eğer toplumu sarmış bir «uyuşturucu» sorunu yoksa veya «uyuşturucu kaçakçılığı» bir ulusal sorun niteliği kazanacak kadar büyümüyorsa, asıl sebep siyasi iktidarın o konuya ciddiyetle eğilmiş olmasıdır. Ama «vergi kaçakçılığı» baş edilemez bir sorun olarak ortada duruyorsa ki Türkiye’de özellikle 1950’den bu yana öyledir. Biliniz ki, «vergi kaçırılmasına» siyasi iktidar göz yumuyordur. Çünkü desteğini, vergi kaçıran kesimlerden aldığı inancındadır. Aynı şeyleri «gerici hareketlerin gelişmesi», «para değerlerinin düşmesi», «enflasyonla ve yolsuzlukla başedilmemesi» dahil hemen her konu için söyleyebilirsiniz.
Özellikle de Türkiye’de.
İnsan her şeye alışan bir yaratıktır.
Sayfa 11 - İş Bankası Kültür Yayınları, 6.basımKitabı okudu
Reklam
Türkiye’de yapılan ilk tarih kongresine sadece Türk tarihçiler ve profesörler katılmış, dolayısıyla kongre uluslararası bir niteliğe sahip olmamıştır. Ancak ilginçtir, ülkede yaşanan bu gelişmeler dünyada büyük bir ilgiyle takip edilmiş, başta Sovyet Rusyaolmak üzere İngiltere 538, Almanya, Fransa ve özellikle de Amerika tarafından her türlü bilgi alınarak çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Kongrede Türklerin ne yaptıkları, Türkiye’nin nereye gittiği merak konusu olmuştur. Çünkü 1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrasında bütün dünya kötü günler geçirirken, yeni kurulan Türk Cumhuriyeti kendine özgü ekonomi politikasıyla hem bu krizden çok etkilenmemiş, Türk parası değer kazanmış, içe kapanarak ve hiç yardım almadan kendi şekerini, dokumasını üretir hale gelmiş hem de kendi kültürünü, müziğini, dilini ve tarihini gözden geçirmeye başlamıştır. Türkiye’de başlayan bu kültür hareketinin yönü ise en çok tartışılan ve merakla beklenen konu olmuştur.
Sayfa 260Kitabı okudu
Çernobil’den yayılan radyasyon, bölge ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de endişeye yol açmıştı. Özellikle Karadeniz’deki çaylara radyasyon bulaşmış olmasından korkuluyordu. Bunun üzerine dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, TV’ye çıkarak canlı yayında çay içti. Aral, “Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir” diyordu. Dönemin Başbakanı Turgut Özal “Radyoaktif çay daha lezzetlidir” diyerek basına poz verirken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren de koroya katılmıştı: Radyasyon kemiklere yararlıdır.
Deniz Gezmiş'in Son Mektubu...
"Baba, Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben,
Din
FELSEFE KAPİTALİZM VE DİN Düşünce tarihine bakıldığında filozofların gündemini işgal eden konulardan birinin de din olduğu gözlerden kaçmıyor. Birçok filozofun düşünüş tarzı dine karşı aldığı tutuma göre değişiklik gösteriyor. Felsefeyi dinin hizmetine sunan filozofların tüm ortaçağ boyunca etkili olduğu görünürken, Rönesansla birlikte
Reklam
Geri136
367 öğeden 361 ile 367 arasındakiler gösteriliyor.