Bir sabah aynada şakaklarıma düşen ilk kırlarla karşılaştım ve gençliğimin artık beni bırakmaya hazırladığını anladım. Fakat başkalarının gençlik dedikleri şey benden çoktan geçip gitmişti zaten.
...Beni bırakan insanlar, gelen ve giden kadınlar oldu, her defasında odada oturmuş camın dışındaki yağmuru seyreden biri gibi hissettim kendimi; doğrudan yakınımda olan şeylerle bile aramda camdan bir duvar vardı ve kendi irademle onu yıkacak gücü bulamıyordum...
...İşte seni böyle sevdim, şimdi bunu sana söyleyebilirim, çünkü artık her şey bitti ve geçmişe karıştı. Ve öyle sanıyorum ki, beni ölüm döşeğimden çağırsaydın bile, yataktan kalkıp seninle gitme gücünü toplardım...