“Belki de hamamböceği son parçayı taşıyordu. Kendini tutamadı: "Seni çok mu yalnız bıraktılar sevgilim?" dedi. Aşağıdan, başka bir deliğin içinden sevgilisinin sesini duydu: "Bir şey mi söyledin canım?”
— Sen de mi öğrendin bu lâfı? Ne kelimeler, ne duygular var; öğretemiyoruz da, sıra merhamete geldi mi, herkes ezbere biliyor. Ağızların iğrenç sakızı!
— Merhamet suç mu efendim?
— Hem de idamlık...
Öyle idi. Bir ağırlık vardı bende. Yüreğim de yanımdaydı çünkü. Sonra sabahları yıldızlar sönünceye dek yürümeye başladım. Gecede bir şey vardı, ıslak ve serin. Yıldızlar gözyaşı dökerdi.