Mehmet Raif...
Silik olmak, içine kapanmak,boşvermek belki ölümsüzlük içerir ancak hayat olmasını istediginizle size sunulanin çarpışması degilmidir..Hayata motive eden değerler ile insan tutunur..Ama kaybettiğiniz noktada elinizi birakiverirsiniz bu umutsuzluktan öte hayatın akışına kendini bırakmaktır.. Mehmet Raif kazanamayacağını istemiş,hayat ona bunu vermişti.Maria PUDER...
Kagit üzerinde dahi yan yana isimleri yazılamayacak iki insan kader olarak bir araya gelmişti.. Mehmet Raif PUDER' i kaybettikten sonraki iç yolculuğu muhteşem.Oysaki eseri okuyanlar silik bu tipe çok kizmaktadırlar.Hakli yönleri de olsa da Mehmet Raif in iç dünyası muhteşemdir.. Bu eseri Mehmet Raif ile empati yaparak okumak lazım..
Maria Puder ise her erkeğin sevebilecegi bır kadin değildir.. En azından cesaret isteyen bir iştir.Puder ömrü boyunca acısını çekeceği bir aşkı Mehmet Raif e vermiştir.. Ben ne Mehmet Raif e kızarım nede Puder e kızarım.Zaten aşk da boyle bir şey degilmidir akıntının tersine kulaç atmak,olmaz dediğini yapmak..Ancak cesaret her insana nasip olacak bir olgu değildir..Hoş, cesur dahi olsanız yarın gelir kader duvarını aşamazsınız..Mehmet Raif bir tatli rüya görmüş ve ölene değin uzuntusunu yasayip göçmüştür...çevremizde nice boyle sessiz hikayeler kendi öyküsünde yaşanıp sonlanmaktadir. Sabahattin Ali boyle bir sessiz hikayeyi yetmiş yıldır bize okuma heyecanını vererek büyük bir hikayeyi edebiyatimiza kazandirmistir..Kim bilir belki de kendi oz yaşam hikayesidir..