Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgül Önder

Özgül Önder
@ozgul_onder
Sanat Tarih Felsefe Kitap Desen Tasarım Resim Fotoğraf
Sanat
İstanbul
4 okur puanı
Ağustos 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
76 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Daire'ye Dair
Daire'ye DairDücane Cündioğlu
8.5/10 · 502 okunma
Reklam
Vaslından ayrı n'ola kanın dökülse gül gül Ben gülbün-i firâkım bu fasıldır baharım Bu bir bülbülün çığlığı değil. Öyle ya, bülbül gülün semtindeki yabancı âşığın adı; hakikat âşığının adı. Güle tutku ile bağlanan, gülden beslenen ve gülden beslendikçe nağmelerine revnak veren hakikat âşığının. Oysa bu beyitteki hüznün sahibi güle yaklaşan, onu uzaktan seven, sırf bu uzaklık sebebiyle onu önlenemez bir tutkuyla tutmak isteyen bülbül gibi genç bir âşığın değil, bilâkis gülü her daim kavrayan, onun hep yanında olan, onun sadece açışını değil, soluşunu da, yapraklarını döküşünü de izleyen, hatta ona hayat vermişken onu elleriyle gömmek zorunda kalanın çığlığı... Güle gülden yakın gülbünün... Gülbün-i firâkın... Yani bu çığlık başkalarının değil, sadece gül dalının çığlığı; gülün dalının çığlığı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nasıl bileyim? Geldiğim son noktanın, gitmek için yola çıktığım ilk nokta olduğunu görünce, aynı daire içre devran etmek yerine özgürlüğü seçtim. Dairemi tamamlar tamamlamaz, dışına çıktım. Nâ-mütenahi dairelerden müteşekkil koca bir daire içinde daireler çize çize aramaya devam ettim. "Harabîyim, olsun ne çıkar?" deyû hâl-i haraba yalınız başıma kapatılmış olmaktan gocunacağıma yâr uğruna ağyardan yüz çevirmeyi nimet bildim.
Hasılı bazen terkettim, bazen terkolundum. Lâkin hep aradım; inadına aramaya devam ettim. Buldukça, bulduğumu zannettikçe, hep daha ilerisine geçmek için yürümeye devam ettim. Aradıkça bulacağımı değil, olacağımı düşünüp müteselli olmaktan geri kalmadım. Ne buldum, ne oldum ve fakat bulmaktan da, olmaktan da vazgeçmedim.
Reklam
Özgül Önder

Özgül Önder

, bir kitabı okumaya başladı
Sanat Ontolojisi
Sanat Ontolojisiİsmail Tunalı
7/10 · 18 okunma
Heidegger'e göre, taş, bir heykel ya da benzeri bir plastik sanat eseri içinde kendi varlığını ve hakikatini daha parlak şekilde ifşa eder. Sanat eseri, söz gelimi taşı, onun belli bir pratik amaçlı kullanımın ötesinde kendisi yapar. Sanat eseri içinde taş, pratik kullanım biçimlerinden çok farklı olarak, bize bambaşka görünen ve kendisini doğrudan farkettiren bir varlık tarzına bürünür. Bu yüzden sanat eserleri sayesinde bizler varlığın hakikatine yani otantik ifşasına tanık oluruz.
..kendimize mahsus, şartlarımıza uygun yeni bir hayat kurmağa çalışacağız. Hayat bizimdir; ona istediğimiz şekli vereceğiz. Ve o şeklini alırken, kendi şarkısını yapacak. Fakat fikre, sanata hiç karışmayacağız! Onları hür bırakacağız. Çünkü, onlar hürriyet, mutlak hürriyet isterler. Masal bir anda, biz istiyoruz diye teşekkül etmez. O hayatın içinden fışkırır. Hele mazi ile bağlarımızı kesmek, garba kendimizi kapatmak! Asla! Ne zannediyorsunuz bizi! Biz şarkın en klasik zevkli milletiyiz. Her şey bizden bir devam istiyor..
Sayfa 99
Mimesis yalnız sanatın özünü oluşturan bir ana etkinlik değildir. Aristoteles'e göre, onun bir psikolojik temeli de vardır. Hatta diyebiliriz ki insan için taklidin bir özel önemi ve değeri de vardır... insanlar, bütün öteki yaratıklardan özellikle taklit etmeye olağanüstü yetili olmalarıyla ayrılır ve ilk bilgilerini de taklit yoluyla elde ederler... Taklit bir insanın ana özelliği ve insana özgü olan bir temel içtepi olarak anlaşılınca ve bütün insan bilgisinin ana motifi olarak düşünülünce, buradan şu çıkar ki insanın bir homo sapiens olarak meydana getirdiği her şeyin temelinde mimesis vardır.
Sayfa 109Kitabı okudu
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.