Yazarla tanışma kitabım ve serinin ilk romanı olan Sırbende, özgün bir eser.
Çerkes Sürgünü esnasında yurdunu terk etmek zorunda olan küçük Feride, sürgün esnasında hayatını kaybeden annesinden kalan sırlı ayna ve yakut küpelerle bir başına kalır.
Teyzesinin yanında büyüyüp on yedi yaşına bastığında Feride’ye saygı değer bir derviş talip olur. Teyzesinin hızlı ve ani kararıyla Şeyh Efendi’yle evlendirilen Feride, Bursa’ya taşınır. Hiç bilmediği bir şehirde yapayalnız kalan Feride’nin zamanla tek tesellisi kızı Leman olur.
Şeyh Efendi’nin öğrencilerinden olan Eşref, ilk gördüğü andan itibaren Feride’ye vurulur. Allah’a ulaşmak amacıyla dergaha kapanan ve hocasının nikahlı eşine aşık olan Eşref, bu beşeri aşkla yanıp kül olur.
Gök gözlü yaşlı bir kadının ona emanet ettiği yakut yüzüğü sahibine ulaştırmaya çalışırken, bütün yolların Feride’ye çıktığını fark eder. Zamanla Feride’nin de gönlü Eşref’e kayar ve tüm sırlar tek tek ortaya çıkar.
Sırbende tasavvufi aşkın ve beşeri aşkın kesiştiği, gizem dolu bir kitap kesinlikle. Yazarın akıcı kalemi sayesinde bir solukta bitirdim bu şahane eseri.
Serinin devamı olan Ay Işığım’ı okumaya başladım bile. Kesinlikle herkese tavsiye ederim.