Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir grup insanın geçmişte haksızlığa uğramış olması bugün o insanları pozitif ayrımcılığa tabi tutarak başkalarını haksızlığa uğratmayı meşru kılmaz.
Batı'da bazı kimseler, her çocuk hayata farklı şatlarda başlasa da okullarda, bu çocukların birer yetişkin olup iş hayatına atılacağı süreye kadar tam olarak aynı konuma ulaşmalarının hedeflenmesini savunurlar. Bu gerekçeyle okullar, düzeltici eğitime muazzam kaynak tahsis eder ve en zeki öğrenciler, potansiyelleri sonuna kadar esnetilmesi gerekirken standart düzeye ''çekilmiş'' olur. Oysa gerçekte doğal farklılıkları biz telafi edemeyiz. Sosyal farklılıkları telafi etmenin tek yolu, devletin çocukları doğar doğmaz ailelerinden alıp özdeş bir eğitime tabi tutması gibi bir kabus olabilir.
Reklam
Özgür bir toplumda eşitlik, insanların aynı gelire, servete veya hayat standardına sahip olmasıyla ilgili değildir. İnsanların aynı muameleye tabi tutulmasıyla ilgilidir.
Yeni yapılacak bir yoldan istifade edecek olanlar, bu gerekçeyle evleri yıkılacak olanlarla ters düşmektedirler. Dolayısıyla seçimler ''kamu menfaatini'' tesis etmez. Sadece birbiriyle rekabet halinde olan pek çok menfaat arasında bir denge oluşturur. Kolektif kararlar işte bu zeminde alınır.
SORU: Tabii ki hepimizin devlete karşı birtakım sorumlulukları vardır, değil mi? Hayır Özgür bir toplumda devletin bize karşı sorumlulukları vardır.
''Devletin başkalarından daha önce öğrenebileceği hiçbir sanat yoktur, insanların ceplerinden para çekme sanatı hariç''
Sayfa 57 - Adam SmithKitabı okudu
Reklam
Gerçek olamayacak kadar düşük ücretler kanunla dayatıldığında üretici daha az üretecek, müşteri ise daha çok satın almak isteyecektir. Ekmeğin yasal fiyatı çok düşük olabilir ama raflarda ekmek olmaz. Faiz oranları çok düşük olabilir ama kredi bulmak imkansız olur. Sağlık hizmeti belki bedava olur fakat hizmet almak için uzun sıralara girmemiz gerekir.
Sözleşme yapanların çoğu, ihtilaf halinde, genelde aralarında bağımsız bir hakemin karar vermesi üzerinde anlaşırlar. Bu alternatife göre çok daha yavaş, masraflı ve adil olma ihtimali daha düşük olan devlet mahkemelerini ise genelde tercih etmezler.
Şirketlere ve siyasetçilere sıradan insanları sömürmek için gereken gücü veren şey rekabetçi kapitalizm değil, özgürlüğün olmayışıdır.
Bir toplum özgürlükten ne kadar uzaklaşır ve yetkililere ne kadar güç devrederse, siyasetçiler ve üreticilere kendi aralarında gizlice anlaşarak kişisel çıkarları uğruna insanları sömürebileceği o kadar geniş bir alan açmış olur.
Reklam
Güvenli mülkiyet edinebilme, uzmanlaşmayı ve ticareti teşvik eder. Bu da bireysel üretkenliği ve toplumsal refahı artırır.
Şu bilinmelidir ki insanların mülkiyetine yönelik saldırılar, mülkiyet edinme ve kazanma yönündeki müşevviki yok eder. İnsanlar zamanla mülkiyet edinmenin amacı ve varacağı son noktanın, onun başkaları tarafından gasp edilmesi olduğunu düşünmeye başlarlar. Mülkiyet edinme ve kazanma yönündeki müşevvik ortadan kalktığında insanlar artık bunun için çaba göstermezler. Nihayet mülkiyet haklarının ihlal edilme derecesi ve boyutları, mülkiyet edinimi konusundaki gevşekliğin derecesini ve boyutlarını belirler.
Sayfa 39 - İbni Haldun, Mukaddime, 1377.Kitabı okudu
Gerçek serbest piyasa, aslında zorlamaya değil, özgür insanlar arasında gerçekleşen gönüllü ticaret ve mübadeleye dayanan muazzam bir işbirliği sistemidir.
Özgür ülkelerde yoksul olmak halen yoksul ülkelerde yoksul olmaktan çok daha iyidir.
Bu tip devletler kamu menfaatine uygun olarak hareket ettiklerini iddia edebilirler fakat kamu menfaatinin ne olduğunu kim bilebilir? İnsanlar, farklı ve çoğu zaman birbiriyle yarışan çıkarlara sahiptir. Farklı çıkarları dengelemek imkansızdır. Kendi çıkarlarını bilme ve ona uygun şekilde hareket etme konusunda bireyler, bunu onlar için yasal güç kullanarak yapacak olan uzak kamu otoritelerinden çok daha iyilerdir.
92 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.