Reform ve Protestanlık’ın doğuşuna dair okumalardan sonra aydınlanma yazarlarına dair önemli eserleri okumak için seçtiğim kitaplardan bir tanesi bu kitap. Bence dönemi için çok önemli tezlerin savunulduğu bir kitap. Eserin hemen başında öncelikle sivil hükümetin ve kilisenin birbirinden ayrılması gerektiğini (laiklik), sivil hükümetin insanların can ve mal güvenliği gibi konularla ilgilenmesi gerektiğini ve insanların “ruhlarının kurtuluşu” ile ilgili bir görevin sivil hükümete ait olmadığını savunuyor. Kiliseye dair getirdiği eleştirileri ise kısaca, insanlara inançları ve ibadetleri için zorbalık yapmaması gerektiği, en fazla kiliseden/cemaatten atılmasının yapılabileceğini söylüyor. Herhangi bir baskı aracı kullanılarak insanları “doğru yola” sevk etmenin mümkün olmayacağını, önemli olanın bireyin içinden gelerek samimi bir şekilde inanması ve ibadet etmesi olduğunu ve bunun da dışarıdan herhangi bir güçle sağlanamayacağını söylüyor. Bugün bile insanların tartıştığı bu konular hakkında 1667 yılında kaleme aldığı bu eserle Locke’un bu kadar cesur ve ilerici tezler sunması şaşırtıcı.