2-Ateş ve Kelebekler "Kryzyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe, insa yeni okyanuslar keşfedemez." (Andre Gide) Eski bir Hint masalında anlatılır. Dört kelebek uzakta yanan bir ateş görmüşler. Ateşin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek iste minişler. Birinci kelebek, "ben gidip bakayım” demiş. Kelebek gidip ateşe biraz yaklaşmış...
- Erkeklerden tiksiniyorum, dedi Gaelle, küçük dişlerinin arasından. Ama kadınlardan daha fazla tiksiniyorum. - Tam olarak hangi kadınlardan? - Uzakta aramaya gerek yok. Elbette Maggie'den, ama kendi arkadaşlarımdan ve rakiplerimden de nefret ediyorum. Onlar adına utanıyorum. Normal kullarından, mağdur rolünü oynamaktan duydukları memnuniyetten. Özgürlük mücadelesiyle geçen bir yüzyıl bunun için miydi? Kadın özgürlük hareketi, Simone de Beauvoir, Nancy Fraser ne için savaştılar? Biraz daha hakerete uğramaları, biraz daha fazla kandırılmaları için! Bu hikâyede özgürleşen sadece erkekler oldu. Erkekler iğrenç yaratıklar; kendilerini ne bazı kurallara uymak ne de bedel ödemek zorunda hissediyorlar. Ne centilmen olmak ne de küçük bir hediye almak gibi bir kaygıları var. İşte bunun adı da, cinsiyet eşitliği oluyor.
Reklam
[Bana Tanıdık Geldi-2:(] "Korku kültüründe kendini korkulan, güçlü durumda gören ben bilincindeki kişi, dediğim dedik, öttürdüğüm düdük, bilinci içindedir. Hiç kimseye sormadan aklıma estiği gibi yapar. Kendisini eleştirenlere tahammülü yoktur, eleştiriyi kendine yönelmiş bir saldın olarak görür. Fakir olmak onun için güçsüz olmak demektir ve affedilmeyecek, hiç acınmayacak bir durumdur. Acırsan acınacak hale gelirsin, ilkesini benimsemiştir. Fakiri, güçsüzü gözünü kırpmadan ezer geçer. O her şeyi bilir. Sadece kendi gücüne güç katacak bilgiye değer verir. Bilginin kendi başına bir değeri yoktur. Kendini geliştirmek, anlamlı ve coşkulu bir yaşam gibi sözler anlamsız "laftır. İlişkide kendinin güçlü olduğunu bilir, ama güçsüze biraz yüz verirse hemen tepesine bineceklerini düşünür ve o nedenle onları asık surat ve öfkeyle uzakta tutar. Kimseye hesap vermek zorunda olmadığı için keyfidir. Yüzde yüz itaat bekler ve itaat etmeyenlere karşı zalimdir. İtaat onun için de kutsat bir değerdir ve güçsüz güçlüye koşulsuz itaat etmelidir. Kendi yaşamını keyfince yönetir ve başkalarının yaşamını yönetirken onlardan sorumluluk almaz. Çobandır ama sürüye zarar gelmesinden sorumluluk almaz, kimseye hesap vermez. Kendisinden korkan eşi, çocukları ya da çalışanları olmazsa hayatının anlamsız olduğunu düşünür ve mutsuz olur. Mutlaka ondan korkacak binlerinin olması gerekir, aksi halde ne yapacağını bilemez, zıvanadan çıkar. 260-261
Sayfa 260
13 öğeden 11 ile 13 arasındakiler gösteriliyor.