Müzik, bizi hissel özgürlükler simülasyonuna sokar. Her duyguyu hissedebiliriz orada ve hepsi gerçektir. Çorak diyarlara döndüğümüzde yaşadığımız uyumsuzluk o gerçekliğin derinliğini gösterir. Tüm bu gerçek duygular geçicidir ve müzik var oldukça olabilecektir. Ancak bir kere beynimiz bu örüntüleri kapmıştır ve döndüğü çorak diyarlarda bunu tarayacaktır. Bazen bir vaha görecek, bazen de bu yolda ölecektir. Sabit kalıp gözlerimizle örüntüleri uzaktan istemsizce arayarak susuzluktan ölmektense, en azından yaklaşmak ve hiç olmazsa ayak izimizi bırakmamız gerekmez mi?
Kadın olmak gerçekten zor. Bunun tek sebebi acaba erkeklerin egemen olduğu toplum düzeni mi?
İlk bakışta evet gibi gözükse de bunun cevabı ben sadece o olduğunu düşünmüyorum.
Öncelikle erkeklerin egemen olduğu yani ataerkil bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz ve eğitim seviyesi düştükçe ataerkillik artıyor toplumda. Neler neler çıkıyor ortaya daha
Günümüzde dünya silah pazarının esas tedarikçileri G8 ülkeleridir; 1998-2003 arasında kalan dönemdeki silah satışlarının yüzde 84'ünü bu ülkeler yapmıştır.21 G8'in Batılı olmayan tek üyesi olan Japonya aynı zamanda bu birliğin silah ticaretinden uzak duran tek üyesidir. Dünya pazarındaki silah satışlarının yarısını tek başına ABD
O kadar ki bazı "islamcılar" hatta içlerinden kimi "şeyhler, Aydınlar" ister iyi ister kötü olsun demokrasi aldatmacasını bağırlarına bastılar.
Kendilerine demokrasi hakkında sorarsan, yöneticinin seçimi olması itibariyle onun caiz olduğu cevabını sana verirler.
Kötü niyetli olanları ise egemenliğin halka ait olması anlamında sahiplendikleri demokrasi için, belirlediği hakiki manasından uzaklaşarak dillerini eğip bükerler ki Bu hakiki mana, çoğunluğun görüşünün dilediği şekilde yasamada bulunmak, helalleştirmek, haramlaştırmak, güzeli ve çirkini belirlemek ve "özgür"ferdin tasarruflarında dilediği şekilde davranması mesela, dilerse içki içmesi, dilediği ile zina etmesi, demokrasi ve özgürlükler adı altında mukaddesata dilediği biçimde hakaret edip sövmesidir.
Özgür kimliği geliştirmek değil, ancak olanı koruyabilmek. Özgürlükler askıya alınınca, her şey geriye gidince, ölçüt, elde avuçtakini saklı tutabilmek olup çıkıyordu işte. Bu bile ne kadar güç...