"Özlemek nasıl bir şey?" diye düşünüyordu Emre. "İnsan neyi özlüyor, başka bir insanı mı yoksa onunla birlikte yaptığı şeyleri mi? O insan yerli yerinde duruyorsa, kendi hayatını sürdürüyorsa; özlemek onunla birlikte paylaşılan şeyleri özlemek mi?" Bir yeri özlemek, bir kişiyi özlemek, hayatın belli bir dönemini; mesela gençliği özlemek, bir yemeği özlemek, akrabaları özlemek, eski dünyayı özlemek, bir şarkıyı özlemek, açık havayı özlemek, bir kokuyu özlemek gibi sonsuz sayıda çeşitlendirilebilecek olan özlem kıvranışları beynin hangi kıvrımına yerleşerek insanın yüreğini böylesine buruyor olabilirdi? Eğer birlikte yaşanan şeyler özlenmiyorsa, yavuklunun sadece yüzünü görmek hasreti dindirebilir miydi? Elbette dindiremezdi. Başkasıyla birlikte gördüğün zaman hasret dindirilmiş olamazdı ki. Tam tersine; kendisine olduğu gibi derine giren bıçak daha da kanırtılmış olurdu. Ne tuhaftı! Görmediği zaman özlememek ama gördüğü zaman özlemek... Gökten aniden inan ve kaçmaya imkan tanımayan bir asit yağmuru gibi yakıcı bir özlemle tutuşmak...
Tanımı
Söz ve fiil olarak ahiretle irtibatlı şeylere karşı etkilenme ve duyarlılık zayıflığı.Göstergeleri
1-İbadetlerde, özellikle namazda huşu azlığı.
2-Katı kalplilik.
3-Kur'an veya vaaz dinlerken etkilenme ve olumlu tepki verme zayıflığı.
4-Ahireti hatırlatan ilim halkalarına katılma eğilimin azlığı.
5-Göz nurunun azalması.
6-Namaz veya Kur'an okumak gibi bir ibadeti kaçırmaktan dolayı vicdan azabı çekmemek.
7-Allah'ın kutsal evini ziyaret etmeyi özlememek.
8-Kur'an okumaya ve kabir ziyaretine ara vermek.
9-Mubahlarda hatta bazı şüpheli şeylerde en geniş anla- mıyla ruhsatçı olmak.
10-Namazın ve hutbenin hızlı bir şekilde kılınıp okunduğu mescitleri aramak.
Özlem inanılmaz bir duygu. Biri söylemişti. Söylediklerini ilk seferde hiç bir zaman anlayamadığım ve bu anlaşılmazlığına hayran olduğum biri. Demişti ki " özleyip hayalini kurduklarım, bir süredir kullandığım uyuşturucu. " Benim içinde tatlı bir yolculuk, bazen bölündüğünde gerçek zamanımı reddediyorum. "Zaman debisi değişmez bir
(…) insanların yalnız hakkıyla yapabilecekleri işle meşgul oldukları bir dünyada yaşamanın nasıl bir saadet olabileceğini düşünmemek, böyle bir dünyayı özlememek imkansızdı.