Insan, karşısındakinin tüm yaşamını durmamacasına yenilenen bir zenginlikle doldurmasını bilmiyorsa, sevilen varlığı kendimize bağlamamız için büyük bir aşk yetmez.
Bilinmedik bir öz, kendimizi durmuş oturmuş bir kimyasal bileşime dönüştürmemiz için oluşumumuzda eksik olan bir öz çıkarırlar da ondan severiz insanları.
Zaman yuvasını olağanüstünün içine yapmaz, sessiz ve huzurlu bir yer arar. Başka bir zamana ait izler bulursan, ancak göze batmayan bir öğle sonrasındadır. Özel hiçbir şeyin olmadığı, hayatın kendisinden başka hiçbir şeyin olmadığı bir öğle sonrasında.
Ancak canavar var, herkesin beklediği bir canavar. Ölüm diyeceksiniz, evet, doğru, ölüm onun kız kardeşi, ama canavar yaşlılıktır. Gerçek bir savaştır bu, parıltısız, havai fişeksiz.
Destandan yoksun destansı bir savaş.
Eşyaların hepsi anlayamamışların işi... Adamın gökyüzüne cevabı, boktan bir çanta, küpe, kemer...Şaşkınlar birbirlerinin şaşkınlığını satın almak için yarışıyorlar. Anlamalı ve uzak durmalıyız böyle enayiliklerden.
Eşyalar tehlikeli. Dünyaya niye geldiğini anlamak istiyorsan eşyaların yaydığı aptal edici ışınlardan sıyrılıp uzaklaş. Bu tür şeylerin arzusu içimizde tümden sönmeli.