Hürriyeti soyunmakta arayan kimse, özgür değil, sadece daha çıplaktır. Özgür ''Özü Gür'' manasına gelir. İnsanın özüyse ne kıyafette ne de yediği içtiğindedir. Sadece yüreğinde, yalnız yüreğindedir Çağın insanı, sadece etiketine yatırım yapıyor, kendine değil. Bu garipliğin doğal sonucu olarak; ömrünü pahalı elbiseler ve pahalı nesnelere kavuşmak için tüketiyor. Böylece insandan sanayi ürününe doğru evriliyor. Artık cismi çok pahalı. Ya kendi? Eskiden her şeye ayıp örten gözlerle bakardık, şimdi ayıp arayan gözlerle. Ayıpların bu kadar artması birazda bizim nazarımızla alakalı. Arıyoruz ve buluyoruz, sonra da cümle aleme rezil rüsva ediyoruz. Böylece ayıplar umuma yayılıyor. Caydırıcılığı kalmayıp normalleşiyor.
Çeşitli yollardan müslüman olan bizler özgür olma işaretini almış insanlarız. Ancak bu işareti bulur bulmaz kaybetmek de mümkündür. Eğer dış dünya tarafından belirlenmiş hedefler uğruna özümüzün gürlüğünü feda edersek, bize gösterilen hedefler gerçekleşse bile biz bu hedeflerin anlamına ve nimetine yabancı kalırız. Çünkü özü gür olmayan insanın hakikatle teması mümkün değildir. O ancak dünya hayatında avunmayı ve dünya hayatı tarafından yüceltilmiş bir tatmin bölgesinde uyuşmayı seçmiştir.
Sevmek, kalbin en soylu eylemidir. Kalbin sevme eylemi bilgiye de dayalı olabilir, cehalete de. Eğer cehalete dayalıysa, bu sevgi seveni özgür ve özü-gür kılan bir eylem değil, seveni tutuklayan bir tutkuya dönüşür.
Sonuçlara bağlı yaşamanın sonuçları ağır olur.
Varlığınızı, bakışınızı içinde bulunduğunuz en küçük an'a odaklayın.
Bu sayede tüm sonuçlarda aradığınız hazzı mutluluğu huzuru almış olursunuz. Odak noktanıza yönelirken tüm gücünüz sonuca ulaşma süresine bölünmemiş ve tümüyle şimdinin en küçük anına yöneltilmiş olur.
Bu sayede her an sonuçtaki aradığınız şey size ait olur.
Sonuçlara bağlı olmadan yaşamaya başlarsınız.
Bu ne büyük bir özgürlük!