Kierkegaard'ın "Tanrı benimle ne kastetmiş olabilir?" sorusu üzerine bir süredir düşünmekteyim. Zihnimde bir yığın cümleler ordusu...
Lakin zihnimde yavaş yavaş yerlerini almakta kelimeler. Düşüncelerime kaynaklık eden zatlardan biri olan Seyyid Nesîmî, Allah'ın kulda tecelli ettiği düşüncesini savunmuştur. Bu düşüncesinden dolayı derisi yüzülmüş olsa da sonrasında düşünceleri temellendirilmiş ve birçok kişiye kaynaklık etmiştir. Allah'ın isimleri ve bazı sıfatları insanda zuhur etmektedir. Gören ve işiten Allah bu sıfatlarından insanlara bahşetmiştir. Merhametli, güçlü, adil olan Allah bu isimlerinden de insana asgari düzeyde bahşetmiştir. O'nda önceden var olan bizde sonradan O'nun dilediği kadar var olmuştur. Tanrı bizde yüceliğini göstermektedir. İnsan özünü fark ettikten sonra O'na yaraşır kul olup O'ndaki yüceliği tasavvur etmekle beraber insan güç, kuvvet, düşünme ve bilme yetisinden doğan kibir ve büyüklenme delaletine kapılınca da Tanrı yine yüceliğini bizlere göstermektedir. Bize O'nda önceden var olanı dilediği kadarıyla verip yüceliğini gösteriyor yine bize bahşettiği isimler ve özellikler karşısında kibirlenip hırsa kapılan kişiye de buradayım diyerek yüceliğini gösteriyor
Dolayısıyla "Tanrı benimle yüceliğini kastediyor."